Savaş alanı

50 6 11
                                    

  Saat 12 sularında varmıştık. 3 kamyon dolusu asker. Artık askerdik. Değeri olmayan bir asker. Bill'in yanından ayrılmayacaktım. Bizi toplamaya bir çavuş gelmişti. Hiçbirimiz dağılmamıştık. İndiğimiz yerde bekledik. Bize bir şey demeden herkesin toplandığı yere getirdi. Herkes oturuyordu. Biz de oturduk ve yüzünde yara izi olan biri geldi. Eline bir mikrofon aldı ve konuşmaya başladı.

  Evet askerler Tanrı'nın unuttuğu çukura hoşgeldiniz. Ben General George. Göreviniz basit. Gidip o orospu çocuklarını öldürmek. Hiçbir acıma duygusu olmamalı. Gözünüzü kırpmadan tetiğe basmalısınız.Onlar da sizin gibi. Ne sizden daha güçlü ne de zayıf. Bir farkınız yok. Size tek bir şey öneriyorum. Tabancanızın son mermisini kendinize saklayın çünkü japonların eline düşmek istemezsiniz. Yüzümdeki yara bir işareti ama ben şanslıydım. Kaçabildim fakat diğer 264 kişi hariç. Tabancayı alıp kafanıza sıkın. Neyse bu kadar öykü yeter. Hangileriniz benimle ?

Ordudan büyük bir HURRA sesi çıktı. Korkmuştum ama General George ekledi.
Bu da neydi? Küçük George bile hissetmedi. Siz buna ne diyorsunuz ?

Bu gazla tüm ordu HURRA dedi ve General George son sözlerini söyledi.
Bu daha iyi. Küçük George biraz titredi.

  General mikrofonu Çavuş Davis'e verdi. Herkesi organize etti. Tank eğitimi alanlar, normal piyadeler, komandolar, pilotlar, sağlık görevlileri ve en son biz keskin nişancılar. Bize Yüzbaşı Norman bakacaktı. Bizi topladı ve açıklama yaptı.

  Evet bayanlar General George konuşması size görevinizi anlattı ama o yaşlı bunağı dinlemeyin. Her gelene aynı konuşmayı yapar. Sizin göreviniz en tehlikeli ve en gizli görevleri yapmak. Ordumuzda keskin nişancı çok az. O yüzden mühimmat bakımından zengin olacaksınız ama 1 kurşun ile 1 adam vurmanız gerekiyor. Lafı uzatmadan uyuyun burda her an her şey olabilir. Şimdi hepiniz traş olacaksınız.

  Traş olmak kulağa kötü gelmişti. 6 kuaför kılıklı asker ve 6 makas. Çıkan herkesin saçı çok kısa oluyordu. Sonunda biz de girdik. Hiç durmaksızın makasla kesip durdu. Sonunda bitmişti. Kendimize aynadan bile bakamıyorduk. Traş sonrası  Bill ile birlikte yemek yemeye gittik. Kuru fasülyeye benzeyen bir yemek ve 2 dilim ekmek. Savaş koşulları başlıyordu. 1. kural asla rahat etme.

- Jonathan sence kaç gün hayatta kalabiliriz?

- Bilmiyorum Bill. Her an her şey olabilir.

- Jonathan eğer bu savaşı atlatırsak Amerika'ya döndüğümde önüme gelen her kadınla yatacağım. Karım yok. Bu hayat belki o zaman bir şeye benzer.

- Eğer sağ çıkarsak beni de çağır. Ben de bekarım. İçip gecelere kadar sex yapalım.

  Güldük birbirimize ve çadıra yöneldik. Birer yatağa yatıp uyuduk. Başucuma silahı koydum. O an aklımda sadece bugün misafir olarak geçtiği, yarın asıl savaşın başlıyacağı vardı.

  Saat 03.10'da uyandırıldık. Silahlarımızı almamız emredildi. Silahi alıp hemen giyindim. Tank sesleri geliyordu. Yüzbaşı Norman yanımıza geldi. Elindeki haritayı yere açtı bir tepeyi gösterdi.

- Bu ilk göreviniz. Jonathan ve Bill siz bu tepeye, David ve Garry siz bu tepeye diğer kalanlar ise Big Daddy tankını takip edecek. Savaş başlıyor. Sorusu olan ?

- Efendim bizler ne yapacağız ?

- Jonathan ve David yardımcılarınızla tank geçişlerini korumaya alacaksınız. Sizi özel bir jip götürcek. Bol şans.

  Hemen bizi bekleyen jipe bindik.

- David sence nasıl olacak ?

- Bilmiyorum Jonathan. Garry ile birlikte elimizden geleni yapacağız.

Ecelin Oyunu SavaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin