Silah

31 3 5
                                    

  İlk görevimi atlatmıştım. Artık savaşın nasıl bir şey olduğunu biliyordum. Tecrübesizim evet. Ne yapacağımı pek bilmiyorum ama tek bildiğim şey;hayatta kalmak.

  Top atışlarıyla başlayan bir gece. Zaten uyuyamıyordum. Yatağımda bugün ne olacağı hakkında düşünüyordum. Nasıl bir görev gelebilirdi ki ? Kafamı dağıtıp sohbet etmek için Yüzbaşı Norman'a bakmaya gittim.

- Efendim.

- Evet asker.

- Bugün bizi ne gibi bir görev bekliyor ?

- Şanslısın evlat. Bu top atışlarını duyuyor musun ?

- Duymamak elde değil efendim.

- İşte bu topların dövdüğü yere gidiyoruz. Bu sefer destek olmanıza gerek yok. Tank birlikleriyle buluşacağız. Birleşip oraya taaruzda bulunacağız. Siz keskin nişancılar taaruz öncesi makinalı tüfek yuvalarını imha edeceksiniz. Toplam 15 tane. Hepsinin aralarında 450 şer metre var. Siz makinalı tüfeği kullananı vurun ve gerisini bize bırakın.

- Efendim bu kadar mı ?

- Evlat. Bu işler hafife alınmaz. Savaşta herkesin yaptığı görev zordur. Eğer onlar olmazsa biz olmayız, biz olmazsak onlar olmaz.

- Peki ya tanklar ? Onlar ne yapacak efendim ?

- Bu kadarını da sen düşünme. Biraz uyumaya çalış. 2 saat sonra yola çıkacağız.

  Gidip uyumaya çalıştım fakat nafile. Top atışlarından uyuyamıyordum. Bill'e bakıyordum. Horul horul uyuyordu. Bu ses altında nasıl uyuyabilir ? Yataktan kalktım ve baş ucumdaki silahımı aldım. Mermilerimi saydım. Dürbünümü ayarladım. Silahım benim bir parçam. Ben onsuz bir hiçim ve o bensiz bir hiç. Tüm keskin nişancıların söylediği meşhur söz. Nedenini bilmiyorum ama video oyunlarındaymış gibi hissettim. Bizi generaller kontrol ediyor fakat ölünce yeniden canlanamıyoruz. Bu görevde ölürsem ne olacaktı ? Kim üzülebilirdi ki ? Ailem evet ailem ama onlarla konuşamıyordum. Bu düşünceler üzerine soluğu Yüzbaşı Norman'ın yanında aldım.

- Efendim.

- Bu sefer ne oldu Jonathan ?

- Sakıncası yoksa aileme bir mektup yazmak istiyorum.

- Elbette yazabilirsin. Ama hızlı ol. Görev öncesi postacı alır gider.

- Sağolun efendim.

  Çadırıma geçtim. Elimde bir kağıt ve bir kalem. Arkada top sesleri ve Bill'in horlayışları. Ne yazacağımı bilmiyordum ama bir yerden başlamak gerekiyor.

  Sevgili Anne ve Baba. İlk kez size bir mektup yazma fırsatım oldu. Orduda şu anlık herşey iyi. Orduya keskin nişancı olarak seçildin. İlk görevimi atlattım. Savaşta yanımda destek olan Bill diye biri var. O benim yardımcım rüzgarı ve uzaklığı ölçer. Dediklerim  saçma evet ama sizleri çok özledim. Beni evden apar topar aldıkları zaman. Siz de beni özlüyorsunuzdur. Eve geç gelmelerim ve haylazlıklarım. Bu savaşı atlatacağım ve size anlatacağım. Evlenip size torun vereceğim. Ona anılarımı anlatacağım. Yazacak bir şey bulamıyorum. Sadece size olan sevgimi ve özlemimi dile getirmek isterim. Sizleri çok seviyorum.

  Kalemi elimden bırakıp yazdıklarımı okudum. Saçmalamıştım evet ama onlar için çok büyük bir mutluluk olacaktı. Yüzbaşı Norman'a mektupu verdim.

- Jonathan hazırlan.

- Efendim sorun nedir ?

- Sorun yok Jonathan yola koyulma vaktimiz yaklaşıyor.

Ecelin Oyunu SavaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin