Türkiye bana boş boş bakıyordu. "Bunu yapmak zorunda mıyım?"
Bilmem kaçıncı kez ona zorunda olduğunu söyledim. Eğer modernleşmek istiyorsa, o aptal köy kıyafetlerini bırakmalıydı. Modern olan kumaşı ben verecektim.
"Türkiye. Haklının diğerleri tarafından geri kalmış gibi görünmesini mi istiyorsun?"Türkiye bana orta parmak çekti. "Bana medeniyeti anlatma Amerika." Gözlerimi devirdim. İhtiyacım olmasaydı o parmakları kırardım.
"Hareketlerine dikkat et. Sana iyi bir teklifte bulunuyorum."
Of'ladı ve kendi geriye doğru attı. "Bana neden yardım ediyorsun? Çıkarın ne?"
Güldüm. Elbet çıkarım var. "Hiçbir şey yok. Sadece minnettarlık." Tavanda gezen gözlerini bana çevirdi. "Hiç güzel konuşamıyorsun."
"Ah, hadi ama Turkey! Sadece kötü bir durumdasınız ve ben seni güçlendirmek istiyorum."
Türkiye düşünür gibi bir tavır sergiledi. "Hm, inanmadım. Sen bir çakma ingilizsin. Çıkarın ne ki?"
"Tek isteğim eski kıyafetlerinizi alıp yenilerini vermek. Aklını kullan. Bu teklif bir daha gelmez."
Türkiye başını ovdu ve olabildiğince uzun bir iç çekiş gerçekleştirdi. Onun yanına geçip omuzunu sıvazladım. "Eğer seni yok etmek isteseydim, Sovyetlere verirdim."
Türkiye, o ismi duyunca gerildi gibi. Sırıttım. Buna inanacaktı. Başka çaresi yok. O iplikler bana verilmeli. Naylonu ona verebilirim. Zaten halkı isteyecekti. Çoktan ünlü bir şarkıcıyı para ile kandırmıştım.
"Peki. Sana güveniyorum Amerika."
İşte bu cümle. Onun artık bana muhtaç oluş cümlesiydi. Gözlerini bana çevirdi. Yüzüme samimi bir gülümseyiş takındım. "Biran önce başlayalım o zaman."
Çünkü bu başlangıç. İç çöküşün başlangıcı.
***
Aldığım iplikler ile birçok şey yapmıştım. Bu ülkemdeki insanlarıma iyi gelmişti. Bir dahaki planım için düşünmeye başladım. Bu sefer kuklamı nasıl kandırmalıyım?
Ne yapabilirim?
Ne kadar acı verebilirdim?
Bunları düşünürken içimde bir şeyler hissettim. Bu, bu, bu oldukça güzeldi. Savaşmadan aldığım zafer beni mutlu etmişti.
Odamın penceresinden okyanusa baktım. Gözüm odadaki dünya haritasına kaydı. 2. Dünya savaşından sonraki topraklar. 1. Dünya savaşı öncesi sonrası.
Elime bir kaç iğne aldım. Bir kaç ülkeye çoktan bastırılmış duruyordu. Sarı toplu iğneyi Türkiye'ye batırdım. "Alt yapısı bozulacak."
Sonra gözüm petrol bölgesine kaydı. "İsrail, Suriye..." Petrol çizgisini parmağımla devam ettirdiğimde, içinde Türkiye'nin topraklarını da gördüm. Gözlerim açıldı. Bu olamaz.
İşgal etmeyi düşündüğüm Suriye'nin iğnesini çıkardım ve tekrar tekrar yolu ilerlettim.
Cidden Türkiye...
Hızla düşünmeye başladım. "Bu olamaz... bir şeyler yapmam lâzım ama madenlerine dokunmama izin vermez."
Odada bir ileri geri yürümeye başladım. Sorun. Sorun. "DAMN İT!"
Hızla masadaki eşyaları yere attım. Mürekkep kutusu yere saçılmıştı. Sese gelenler odaya girmesinler diye kapıyı kitledim. NATO'ya açıklama yapamazdım.
Etrafa baktım. Düşün. "Amerika yaparsın sen. Hadi. Hadi."
Dönüp dururken en sonunda aklıma bir fikir geldi. "Madem okullarda yetersizlik var. Benimde onun üstünde okullarım var. İlk kendi okullarıma sonra Türkiye'yi kandırıp çocuklara zararlı süt vermiyorum ki?"
Bulduğum fikirle gülümsedim. "Ve bu onların sindirimini bozacak, sinirlerini, sistemini, her şeylerini!"
Kahkaha atmaya başladım. Bunu nasıl düşünememiştim? "Çok zekisin Amerika! İngiltere senin yanında sönük bir yıldız!"
Planımı uygulatmak için odamdan çıktım.
--
Y.N: Türkiye'de çok fazla iç çatışma ve fikir ayrılığı olduğudan dolayı düzgün bir şekilde düşünemiyor ve kişiliğini etkiliyor. Bazen aşırı ve bazen aşırı agresif olmasının nedeni budur.
(Tekrardan okumamıştır)
[27 Ekim 2019]
![](https://img.wattpad.com/cover/201833352-288-k50249.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕆𝕐𝕌ℕ/AmeTurk/
FanficSiyasi ilişkiler ve çıkarlarla başlamış sahte bir arkadaşlığın aşk oyunu. [28 Eylül 2019]