Sanırım artık sınırlama getireceğim. Çünkü hem artık tarihi ilişkiler hakkında bilgim bitti ve bakamıyorum hem de yazma isteğim kalmıyor. Özür dilerim sınırlama için ♡
Oy: 20
Yorum: 25[1. Şahıs(Amerika)
Yer: Rusya Federasyonu, Sovyetlerin evi
Yıl: 1992]En son görüşmemizin üzerinden çok şey geçmişti. Özetlersek: Petrollerin üstünü cıva ile kapattım. Sovyet yıkıldı, yeni düzene geçilmeye çalışıyor. 16 ülke artık bağımsız. İlgilenmem gereken Slavlar olduğundan Türkiye ile pek görüşemiyordum. Vakit buldukça görüşmeler ayarlasamda, bu halk (Slavlar) cozutup duruyordu.
Özelikle Rusya. Tanrım, hangi mal, komünistim derken kapitalizimin ağırından yapar ki? Bir de babası yüzünden ergen tavırları var ve benden uzun diye sürekli üstüne basıyor. Alacaksın ayağının altında göstereceksin kim efendeymiş ama neyse. Zaten Sovyet'ten kalma fazla silahı vardı. Alkolik bir Rus tarafından vurulmak istemezdim doğrusu.
Türkiye ile bir toplantımı daha iptal etmek zorunda kaldım. Bu gidişle iyice bağlarımız kopacaktı, ama şükür ki hâlâ NATO bağlarımız vardı. Yoksa cidden kuklamla ilgilenemezdim.
Türkiye'yi telefonla ararken bir yandan helikopter durmadan nasıl konuşacağımı düşünüyordum. Rusya'nın kaldığı evin bahçesine inecektik. Arazisi olan bir evdi. Rusya buranın babasını hatırlattığını söylemişti. Ne kadar da geçmişe bağlı bir çocuk.
Telefon bir iki çalıştan sonra açıldı. Helikopter yere inince hızla gürültüden uzaklaştım. "Alo Türkiye?""Efendim?"
"Ben yine şey yapmak zorundayım..."
"Ney?"
"Şey işte..."
"Ah, anladım Amerika sorun değil."
"Özür dilerim." Neden özür dilediğimi bilmiyordum ama içimden dilemek gelmişti. Tuhaf.
"Cidden sorun değil Meri, işini hallet sen. Daha sonra toplantı yaparız."
"Okay, bay."
"Görüşürüz." Telefonu kapattığımda içimde nedense bir sızı hissettim. Neden böyle oluyordu bilmiyordum. Normalde vücudumun tepkilerinin sebebini hep bilirdim ama bu aralar o özelliğimi kaybetmiş gibiydim.
Nefesimi dışarı verdikten sonra karşımdaki eve baktım. Büyüktü, eskimişti. Arka bahçeye bıraktığım helikopter yüzünden eskimiş mutfak kapısından girecektim. Yer yer soyulmuş tahta boyaları, parçalanmış ve delinmiş taş duvarlar evin hasar alan bir kısmıydı. Bahçenin yarısında otlar yeşermeyecek kadar ölmüştü; diğer tarafında ısırgan otları boy göstermişti. Eskiden idman için kullanıldığını tahmin ettiğim lastik tekerlekler bahçe kulübesinin yanında eskimek için bekliyordu.
Helikopter ile şehrin üstünden uçarken bir çok gencin aval aval bakışlarını görmüştüm. Tabi, onlar için inanılmaz bir şey bu. Helikopterin pilotu yanıma geldi. Birkaç soru sordu. Sorularını cevapladıktan sonra helikopter'in kapısını tekrar açtı ve içeri girdi. Kokpit ile biraz uğraştıktan sonra kafasını bana döndürüp salladı. Aynı şekil bende ona karşılık verince pervaneler yavaşça dönmeye, sonra hızlanmaya başladı. Havaya kalkan helikopter, sürekli rüzgâr dalgası yaratırken arkamdan ezilen çimen sesi geldi. Gözlüğümü cebime attıktan sonra arkamda ki ufaklığa döndüm. Artık ne kadar ufaksa.
İfadesiz suratı, bandajları, yıldızlı ushankası ile bana sadece babasını hatırlatıyordu. Onun gibi aksi bir surat ifadesi vardı. Ne dersem ters cevap verecek gibi.
Oysa Türkiye, onu sinir etsem bile bana karşı sakin kalmaya çalışırdı. Korktuğu için olduğunu düşünürdüm. Benden güçsüzdü, bunu bildiği için sanırdım ama gerçek şu ki: O Atatürk'ten sabrın çok kıymetli bir erdem olduğunu öğrendiğini söyledi.
![](https://img.wattpad.com/cover/201833352-288-k50249.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕆𝕐𝕌ℕ/AmeTurk/
FanficSiyasi ilişkiler ve çıkarlarla başlamış sahte bir arkadaşlığın aşk oyunu. [28 Eylül 2019]