Arkamda bıraktığım insanları kesinlikle umursamadan evin içine doğru yürümüştüm. Minhyun evinin batmasını sevmezdi bunu çok çok iyi bir şekilde biliyordum bu yüzden ayakkabılarımı çıkararak girmiştim eve.
Ancak giriş kapısının yanında olan aynada kendimi gördüğümde keşke çamur banyosu yapabilme şansım olsaydı diye düşündüm.
Saçlarımın hali.. Kesinlikle affedilemezdi.
7 dakika boyunca terler içinde düzelttiğim kıymetli saçımı iki saniye içinde mahvetmişlerdi.Sanırım çamur banyosu işini cidden düşünmem lazımdı.
"HYUNG GERÇEKTEN İSTEYEREK BOZMADIM SAÇINI LÜTFEN EVİMİ BAT-"
Minhyun arkamdan sağırmışım gibi bağırarak gelmiş ve ayakkabılarımı çıkardığımı gördüğünde susarak bana minnet dolu bakışlar göndermişti. Bunu tabi ki de kanmayacaktım. Yani sanırım.
Dongho ve minik -pek minik olmasa da- stajyeride Minhyun'un arkasından gelmiş ve bize gülerek bakıyorlardı.Dongho'ya dil çıkarıp salona doğru yürümeye başladım. Ellerim umutsuzca saçlarımı düzeltmeye çalışıyordu bu sırada.
"Hyung istersen odanda dinlen biraz, akşam yemeğine de az kaldı yemek hazır olunca haber veririm sana. " Minhyun her zamanki güzel önerilerinden birisini sunduğunda kafamı sallayarak onayladım onu.
Henüz yeni oturduğum koltuktan kalkmak her ne kadar zor gelse de yerimden kalkarak kendimi merdivenlerin olduğu tarafa yönlendirdim.
"Odam aynı yerde değil mi? " Merdivenleri çıkarken Minhyun'a yöneltmiştim sorumu.
"Evet hyung, hâlâ aynı. " Fakat sorumu Dongho cevaplamıştı.
Odama girer girmez düşüncelerime tamamen teslim ettim kendimi. Kafamda kendimi bildim bileli sürekli düşündüğüm binlerce konu olurdu, ben büyüdükçe bu konular da artmıştı haliyle.
Özellikle psikolog olduktan sonra hastalarımın sorunları da büyük bir bölüm kaplıyordu zihnimde, ama bundan kesinlikle şikayetçi değildim.Kendimi yatağa bıraktım ve gözlerimi kapattım. Yemeğe kadar ne kadar çok düşünürsem o kadar kârdı benim için.
~~
Kapım çalındığında gözlerimi açmadan 'gir' diyerek düşüncelerimi birkaç dakika da olsa geriye bıraktım."Hyung yemek hazır. " Jungkook' un sesini duyduğumda gözlerimi açarak yattığım yerden kalkmış ve kafamı sallayarak anladığımı belirtmiştim.
Birlikte aşağı indiğimizde gerçekten mükemmel bir masa vardı karşımda. Karnımdaki açlık hissini de böylelikle fark etmiştim zaten.
Yemeklerden biraz biraz alarak karnımı doyurmaya çalışırken diğerlerinin arasında geçen diyalogları da dinlemiyor gibi görünerek dinliyordum.
"Sanırım en sevemediğim meslek grubu psikologlar,"
Yediğim lokmayı zor bir şekilde boğazımdan geçirirken hemen elimin altında bulunan peçeteyi alarak dudaklarımı temizledim, belli ki konuya müdahale etmem gerekecekti.
Jungkook' un söylediği bu cümle sonrasında Dongho ve Minhyun sanki küfür duymuş gibi kalmış ve hemen ardından bana bakmışlardı. Mesleğime laf edilmesinden gram hoşlanmadığımı elbette çok iyi biliyorlardı, Jungkook' un aksine.
"İnsanları tedavi ettikleri söyleniyor tamam ama bence insanlara sadece ilaç vererek farklı bir dünyaya çekiyorlar ve kendilerini 'normal' hissetmelerini sağlıyorlar. Resmen saçmalık! "
Jungkook cümlesini derin bir nefes alarak sonlandırdığında bende derin bir nefes aldım. Hayır Yoongi seni daha henüz tanıyan bir insanı boğmak hiç hoş bir düşünce değil.
"Bunu sana düşündüren ne oldu çok merak ettim açıkçası."
Yemeğimden bir lokma almadan hemen önce söylemiştim bu tartışma başlatıcı cümleyi.
"Küçükken bir kez psikoloğa gitmek zorunda kalmıştım ve o an anladım insanlara aslında işe yaramadıklarını. Psikologlara inanan insanlar da ayrı bir saçmalık zaten. "
Kafamı sallayıp ve yemeğimi çiğnemeye devam ettim. Anladığım kadarıyla minik beyimizin gittiği psikolog onun seveceği tarz şeyler söylememişti ve bu onun zihninde kalmıştı. Ah... Ne diyebilirim ki? Klasik şeyler işte, bu tarz olaylara şaşıramıyorum bile. Bu cümleler tıpkı "Psikologlar deli doktorudur" diyen insanlarla aynı yerdeydi benim için. Şaşırtıcı gelmiyordu yani.
Tabi benim aksime Minhyun ve Dongho ikilisi gözlerini sonuna kadar açmış bir şekilde bizi izliyordu. İçimden onlara gülmediğimi söylesem yalan olurdu.
"Diğer psikologlar adına söz veremem ama kendi adıma şunu söyleyebilirim ki; ben hastalarımın hiçbirine geçiştirmek için ilaç vermedim, vermem de, "
Ufak bir mola verdiğimde Jungkook da diğer ikiliye katılmış bir şekilde -yani şaşkınlıktan donmuş bir halde- bana bakmaya başladı.
"Ayrıca bizlere gelen ve inanan insanlar genelde tek başına çözülemeyecek sorunları olduğu için gelirler. Öyle kendi başınıza 'tamam ben bunu hallederim' diyebileceğiniz şeyler olmaz bunlar. yani hastalarımın hiçbiri aptal değildir bay Jeon, aksine bizlere geldiği ,gelmesi gerektiğinin bilincinde olduğu için oldukça zeki insanlar. "
Sözlerimi bitirdiğimde Jungkook yutkunmuş ve ufak bir baş sallamasıyla önüne dönmüştü.Aklından bana verebileceği yüzlerce cevap geçtiğine emindim, ancak o hiçbirini söylememiş ve yemeğini yemeye devam etmişti.
Arada yaşanan görünmez -aslında görülebilen- gerginliği dağıtmak için konuşmayı Dongho devralmıştı.
"Mesleklerden konuşmak yerine sadece 1 hafta kalmış olan düğünümüz hakkında mı konuşsak acaba? "Dongho'nun 'lütfen' temalı bakışlarını elbette yok saymamış ve belki de bin defa bahsettiğimiz düğün konusunu tekrar konuşmaya başlamıştık.
Böylece yemeklerimiz bitmiş hatta bir şeyler içmeye başlamıştık.
"Bir gün seninle evleneceğimi asla düşünmezdim. " Minhyun Dongho'ya bakarak mırıldanmıştı ancak duyulabilir bir tondaydı sesi.
Dongho ise her zamanki gibi gülmüş ve Minhyun'u kendisine çekmişti."Benim de aklımdan hiç böyle bir şey geçmezdi ama evren bizim bir arada olmamızı istiyormuş, baksana. "
İkisinin sevgi dolu cümleleri devam ederken birkaç saniye onlara bakmış ve gülümsemiştim. Tanıştıkları zamanlara, yakınlaşmalarına, sevgili olmalarına ve evlenmelerine kadar hepsinde bulunmuş birisi olarak duygulanmamam elimde değildi.
Konular akıp giderken saat de ilerlemiş ve hepimizin uyuması gerektiğine karar vererek yerimizden kalkmış, odalarımıza dağılıyorduk.
Merdivenleri Jungkook'la yan yana çıkarken omzuma dokunmasıyla kafamı yana çevirdim.
"Hyung yemekte kabalık ettim,özür dilerim."
Gözlerimin içine bakarak özür dilemesini gülümsemiştim.
"Sorun değil, gittiğin psikolog istediğin şeyleri söylememiş olabilir sana, ama unutma ki bir kişi yüzünden binlerce kişiyi yargılayamazsın. "
Cümlemi bitirip Jungkook'a ve şaşkın ifadesine son kez gülümseyip odama girdim.
♧♧♧♧♧
En sıkıcı bölümleri bitirmiş bulunmaktayım -yani öyle umuyorum-.3. Bölümde olaylara girişi biraz biraz yaptım bu yüzden ilk iki bölüm kadar sıkıcı olduğunu düşünmüyorum.
Uzatmadan gideyim ben en iyisi.
*Okumak istediğiniz sahneler varsa yazabilirsiniz yazdıklarınız doğrultusunda da bölüm hazırlayabilirim*
Kendinize iyi bakın,iyi geceler♡
°Lobodokkie