°4

94 15 12
                                    

"Hyung iyi misin? "
Aynadaki yansımama bakarak kendimi sakinleştirmeye çalıştığım sırada Minhyun’un sesiyle irkilmiştim.

Açıkçası bu sorunun cevabını bende çok merak ediyordum ama henüz bir cevaba ulaşabilmiş değildim. Bu yüzden kafamı ‘evet’ anlamında salladım.

"Bu sıralar normalden daha dalgın gözüküyorsun, aklındakileri bana anlatmak ister misin? "

İlgili sesiyle içim sıcacık olurken gülümseyerek ona döndüm.

"Henüz sırası değil Hyun ama sırası geldiğinde sana anlatacağımdan emin olabilirsin. "

Ufak bir gülümsemeyle başını salladı.

Minhyun'la her ne kadar Dongho sayesinde tanışmış olsam da ilgili tavırları ve düşünce şeklinin güzelliği sayesinde kolayca yakın olmuştum. Aklıma ne zaman bir şeyler takılsa, düşüncelerimde boğulmaya başlasam her zaman bana destek oluyordu.

"Bu arada söylemeden geçemeyeceğim çok şık olmuşsun hyung. "
Sesindeki beğeni tınısı çok net bir şekilde belli oluyordu, bu yüzden içten bir gülümseme vermiştim ona.
"Teşekkür ederim ama ben hâlâ emin değilim iyi olup olmadığım konusunda. "
Tekrar arkamı dönüp aynada kendime baktığımda oturduğu yatağımın üzerinden kalkarak yanıma geldi.

"Saçmalama hyung o kadar iyi gözüküyorsun ki eminim Jungkook seni çağırdığı için bir kez daha büyük bir mutluluk duyacaktır, "
Jungkook'un ismi geçtiğinde istemsizce gülümsemiştim.
"Ve tabi ki orada olup seni gören herkes de Jungkook’a minnet duyacaktır. "Kendinden emin tavırları benim de rahatlamamı sağlamıştı.

"Hazır olduğuma göre yola çıksam iyi olur, bilirsin geç kalmayı sevmem. " Minhyun gülümseyerek kafasını sallamıştı ve merdivenlerden aşağı inmeye başladık.

"Neden kendi evin yokmuş gibi sürekli burada olduğunu sorabilir miyim Dongho?"
Uzanmış bir şekilde televizyona bakan Dongho sözlerimi kesinlikle dinlememiş hatta tepki bile vermemişti. Söylediklerimde tabi ki ciddi değildim ama en azından ufak bir cevap alıp onu sinir etmeyi fazlasıyla isterdim. Her neyse şuan odaklanmam gereken daha önemli konular vardı.

Arabamın anahtarını alarak evden dışarı çıktığımda içimdeki heyecan iyice artmıştı.
Derin bir nefes alarak arabaya bindim.

~~~~~
Jungkook'un konum attığı alana geldiğimde gözlerim istemsizce onu aramıştı.Gözlerimle bir yere varmayacağımı biliyordum elbette ama içgüdüsel bir şeydi bu. Telefonumdan Jungkook’u aramamla belime birisinin sarılması eş zamanlı olmuştu.

İrkilerek geri çekilmek istesem de arkamdaki kişi buna izin vermemişti.
"Korkma hyung benim. " Jungkook gülerek kulağıma fısıldadığında dirseğimi rastgele ona doğru savurdum. Aniden birisi arkanızdan size sarıldığında nasıl korkmazdınız ki?

"Arkamdan aniden geliyorsun ve korkmamamı mı bekliyorsun Jeon? Cidden mi? "
Gözlerimi devirerek sorduğum soruya yeniden gülümsemişti.
"Elbette beklemiyorum hyung ama seni korkutmak hoşuma gidiyor. "Vücudunun sarsılmasından hâlâ güldüğünü anlayabiliyordum. Ve evet hâlâ bana sarılıyordu.

"Beni ne zaman bırakmayı düşünüyorsun Jungkook. "Ellerimi karnımın üzerinde duran ellere götürerek onları gevşetmeye çalışmıştım ama gevşemek yerine daha da sıkı sarılmaya başlamıştı.

"Seni hiçbir zaman bırakmayı düşünmüyorum hyung."Bu sözlerin beni heyecanlandırması gerekiyor muydu emin değildim o yüzden nefes alış verişlerimi düzene sokmaya odaklandım. Ancak Jungkook’un kafama bıraktığı küçük öpücük buna hiç yardımcı olmamıştı.

Cry Out°YoonKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin