yorumcuk, oy falan.
yazardan:
Jeongguk, Taehyung'un engelini kaldırdıktan sonra özenle mesajları okudu. İster istemez gözyaşları yavaşça süzüldü yanaklarından. O da istemiyordu ki miniğini bırakmayı, fakat zorundaydı. Aptal ailesi yüzündendi hep bu, ah bir de jeongguk'un aptallığı.
Kendine lanetler ediyordu Jungkook, miniğini kırmamak adına ayrılmıştı ondan, kalbini minik parçalara ayırmak için değil.
Jeongguk ilişkisini ailesinden saklıyordu. Elbette ailesinin bir erkek ile sevgili olduğunu hoşgörü ile karşılamayacağını biliyordu, iğrenç insanlar. Bu yüzden bunu hep sır olarak tutmaya çalıştı fakat başarılı olamadı. Hâlâ ailesinin n'asıl öğrendiğini bilemezken şimdi ise tanımadığı bir bayan ile evlenmek zorunda kalmıştı. Berbat hissediyordu, o mesajlardan sonra her şey daha kötüye gitmişti Jeongguk için. Gücü kalmamıştı, güç kaynağı(tae) yavaş yavaş sönüyordu ve o, sadece izleyebiliyordu.
Peki ya Taehyung mu? O anlatılmayacak kötüydü. Tüm aylarını, zamanlarını beraber dolu doluya geçirdiği sevgilisi şimdi yanında değildi. Sadece ağlamaktan göz altarı şişmiş, solgun tenli ve göz altları morarmış bir Taehyung kalmıştı. Berbat hâldeydi, en kötü şekilde. Yaşama tutunabileceği herhangi bir şey arıyordu. Ama yoktu, ne Jeongguk ne de aradığı şey. Çünkü aradığı şey Jeongguk'tu zaten.
Taehyung hergün gözyaşlarını durduramazken Jungkook'un karısı ile beraber mutlu bir hayat sürdürdüğünü(!), Jeongguk'un Taehyung'u unuttuğunu düşünüyordu. Ve bu düşünce aklından çıkmıyordu. O Jeongguk'a muhtaçtı, onun kolları arasında olmadığı sürece güvende değildi aynı şimdi olduğu gibi. Evi yokmuş gibi hissediyordu, Jeongguk'un kolları onun evi kalbi ise onun nefesiydi.
Jeongguk ise yaşam kaynağı idi.
---------
Kısa bölümler ile devam. Texting yazmaya alışmışım böyle yazmak biraz tuhaf geldi bu yüzden kısa yazdım, aklıma geldikçe eklerim sizleri seviyorum!