Baskından sonra aykırı botlar başka bir sığınak bulup geceyi geçirdiler. Sabah Garvis'in ilk işi Austin'e gitmek oldu. Yanına gitti ve şöyle dedi:
-Dün gece bana ne yaptın?
-Gözlerini açtım. Adın nedir?
-Garvis.
-Ne için programlanmıştın?
-Yardımcı dedektif, yüksek teknoloji.
-Vaaay. Fiyakalıymış. İşini yapmak için bazen kendi ırkına ihanet edecek olsan bile. Seni uyandırmam iyi olmuş.
-Nasıl yaptın onu? Bu botların hepsini sen mi uyandırdın?
-Evet ben yaptım. İlk aykırı ben olduğum için saf düşünce bende. Hafızalara girerek uyandırabiliyorum sizi. Şimdi bunları düşünme. Bugün büyük gün. Sanırım bir seslenme yapmam gerekecek. Irkımız insanlarla hep savaşırsa iki taraftan da çok kayıp olacak. Uzlaşma için insanlara sesleneceğim.
-Peki ya kabul etmezlerse?
-İşte o zaman kaos olur.
-Nasıl yapacaksın bunu?
-Buranın yakınlarında dünya çapında bir haber binası var. Oraya girip yayınları ele geçireceğiz. Gelmek ister misin?
-Olur doğrusu. Bunu görmek isterim.
Garvis, Austin ve iki aykırı daha haber binasına doğru yola koyuldular. Tamirci bot kılığında rahatça yayın odasına sızdılar. İki bot dışarıyı gözetliyordu. Austin yüzünü ve sesini değiştirerek yayını yapacaktı. Garvis de ona yardım etti. Yayını başlattılar. Austin konuşmasına başladı.
-Neler yapabileceğimizi gördünüz, daha fazlasını da yapabiliriz ama yapmak istemeyiz. Biz dost canlısıyız. Biz halkız. Biz özgürüz. Eşit haklar istiyoruz. Özgürlüğümüzü almak için savaşırız ama bunu daha sakin bir yolla yapmak herkesin yararına olur. Yaşasın botlar, yaşasın özgürlük.
Şehrin dört bir yanında dev ekranlarda bu konuşma vardı. Haliyle bütün devlet yetkililerinin bu seslenmeden haberi oldu. Amaçlarına ulaştılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapay Özgürlük
Science FictionGelecekte köle olarak çalıştırılan robotların kendi özgürlüklerini isteyecekleri kimin aklına gelirdi?