Güneşin batmasına yakın cadde daha bir sakin, insanların hoş sohbetinden kendini kurtarmış, sanki o karanlıktan kendini kaçırırcasına saklanıyordu beyazlıktan. Ben gene her akşamki gibi yürüyordum düşünerek, ne zaman eve gitmek için yola koyulsam hep bu kafelerin önünde kendimi derin düşüncelere dalarken buluyordum. Ardından suyun sesiyle kendime geliyordum. Hep yüzme bilmediğim için sudan korkmuşumdur belki de o beni alıkoyuyordu derin düşüncelerden sonra kafelerdeki insanlara bakarak evime doğru yürüyordum. Kafelerdeki müziğin sesi kulağıma içerde oturan kişilerden duyduğundan daha güzel geldiğini anımsayarak en azından öyle sanarak ellerimi cebimden çıkarmadan yürüyordum. Caddedeki insanların ellerinde köpekleriyle bu kış vaktinde ne yaptıklarını merak eder bazen de o küçük köpeklerin bu havada üşüdüğünü inmiş kuyruklarından anlar onları düşünürdüm. Aklıma küçükken çok sevdiğim köpeğim gelirdi. Biraz sonra tekrar el ele tutuşmuş gençleri görünce köpeğimi unutur onların bu soğuk havada üşüyen kırmızı ellerine bakar aklıma zamanında Şule'yle böyle zamanlarda ellerimizi benim kabanımın yünlü kısmında birleştirdiğimizi hatırlardım. Zaman yılları alıp benden götürmüştü. Giderken karımı da yanında ödünç almıştı sanki ondan geriye sadece oğlum Çağatay kalmıştı. Ben nedense şuleyi sevdiğim halde oğluma bunu gösteremiyordum. Beni annesini hiç sevmeyen biri olarak düşünüyordu bunun sebebi annesinin fotoğraflarına hiç bakmamam veya onu anmamam olduğunu düşünüyordu herhalde. Ama ben karımı çok sevdiğimi ona kanıtlamam gereken bir şey olduğunu düşünmüyordum bile. Sokakta yavaş yavaş yürümeye hala devam ediyordum eve gitmek beni çok mutlu etmediği için bu karanlık sokaklarda insanların arasında kaybolmak hoşuma gidiyordu. Bakkaldan bir şeyler almaya giren 15 16 yaşındaki çocuklara bakıp onların gibi bir kız çocuğum olmasını ne çok isterdim diye aklıma getiriyordum. Ama ondan sonra büyüyüp benim gibi başka bir erkeğe âşık olduğunu düşününce bu hayalden çabukça vazgeçiyordum. Bunun sebebini hiçbir zaman anlayamadım belki de erkeklik duygularının kızımın üstünde yaratacağı etkilerden ya da onu kandırabileceklerini düşünmemden dolayı olan bir şeydi. Her zaman kıskançtım karımı her şeyden kıskanırdım kızıma da aynı şeyleri yapacağımı bildiğimden hemen bu duygulardan vazgeçerdim ama böyle küçük kızları görünce de yüzümdeki tatlı tebessüme engel olamazdım.
Evimin kapısına geldiğimde oğlumun evde olmasına karşın bira almadığımı hatırladım oğlum beni ne kadar çok taş kalpli bulsa da oturur iki lafın belini çok kırardık. Biraları almaya gittiğimde Tekel bayii de Metin abinin sıkılmaktan televizyonda evlilik programı olan kanallarını izlediğini fark ettiğimde gülmeden edemedim.
"Oo Metin abi senide mi göreceğiz bu programlarda yoksa?"
Metin abi elindeki kumandayla kanalı bir çırpıda değiştirerek hemen Tay TV'yi açarak durumunu kurtardığını düşünüp
"Yok be öyle denk gelmiş, ne işim olur izdivaç mizdivaç bize ters öyle işler benim sevdiğim kişi Sebahat ablandı işte o da bıraktı beni gitti. "
Öyle deyince yüzündeki yanlış yaptığını belirten bir kendine içinden söven buruşmuş suratlı bir metin abiyi görünce.
"Neyse neyse şunları geçte gideyim."
Arkasına uzanıp aldığım ürünleri makineye okutuyordu.
"52 lira tuttu. "
Cebimden ellilikten başka para olmadığı için elli lirayı bırakıp sonra hallederiz deyip çıktım dükkanındaki yalnızlıktan sıkılan metin abi ben gider gitmez o izdivaç kanallarını tekrar açtığını ünlü spikerin sesinden anlamıştım bile insanların Bir şeyi neden yapmayı sevdiği halde yaptığını insanlardan sakladığını ikiyüzlülükten başka neye yorabilirdim ki kesin arkamdan "bu da iki lira iki lira bizi sikiyor" dediğini biliyordum bile ama kanıtlayamadığın bir şeyi kimseye de inandıramazdın. Parmak uçlarımın soğuktan buz kestiğini hissede hissede asansöre koştum beşinci kattaki evime sıcak kaloriferlere ulaşmak için sabırsızlanıyordum parmak uçlarım giymekte direttiğim beş yıllık botlarıma artık tahammül edemiyordu. Ben ise onların şekillerini çok sevdiğim için topukları yüksek olduğu için boyumu uzun gösteriyor ve bu benim hoşuma gidiyordu. Ama artık vadesi dolmuştu. Eve vardığımda oğlum daha anahtarı sokmadan kapıyı açtı. Üstünde Siyah bir palto altında boğazlı kırmızı bir kazak vardı. Beni görünce o çekik sayılacak kadar dar bakışlı gözleri bir anda büyüdü. 20 yaşında olmasına rağmen yanaklarında hala tek tük olan sakallar yüzünden sadece bıyık bırakıyordu. Çenesinde de toplanmış kıllar onu birazcık karizmatik kılıyordu. Oğlum benim gibi esmerdi ama benim gençliğim yanında o iki adım geride kalırdı. Benim o yaşlarda sakallarım gür saçlarım ondan daha kısaydı. O ise siyah saçlarını uzun ve geriye yatık kulak üstlerini ve ensesini teni gözükecek kadar kestirmiş ne kadar oğlum bu saçlarını düzelt desem de beni dinlememişti. Harley Davidson botlarını giymek üzere yere eğilirken
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇIK KALAN KAPI
Mystery / ThrillerEskişehir'in en önemli Baş Komiserlerinden Kemal. Bu hikayesinde bizi kariyerinin en önemli davasında, bir seri katilinin peşinde hiç eşi benzeri olmayan cinayetlerle soluksuz okuyacağımız bir romana çekiyor.