37!

2.4K 202 29
                                    

hayatımın en yoğun ikinci haftasından çıkıp en yoğun haftasına giriş yapacağım, lütfen bekleyin..

anlatmak en zor kısmıydı.

jimin aptal değildi, jungkook'un yoongi'yle buluşmaya gittiğinin elbette fazlasıyla farkındaydı. evden çıkmadan önce güzelce giyinmişti çocuk, boğazlı siyah kazağını siyah pantolonunun içine sokmuş, üzerine uzun, pahalı, kahverengi paltosunu almış, parmağına gümüş yüzüklerini sıralamış, ayanın önüne geçip kahküllerini düzeltmişti düzleştiriciyle. jimin çantasına aceleyle tıkıştırdığı soluk kırmızı hırkayı görmeseydi de anlardı yoongi'yi görmeye gittiğini, yüzündeki o kırgın gülümseyişten belliydi zaten. parmaklarıyla, yüzükleriyle oynayışından, kasılan yüzünden belliydi her şey, jimin'e görüşürüz derkenki kaçan bakışlarında saklıydı her şey.

onu durdurmasından korkmuştu, çocuk bunu da biliyordu. her ne yapacaksa -çünkü jimin hala yoongi'nin ne kadar bilip bilmediğini bilmiyordu- veya her ne anlatacaksa bunun yarım kalmasından korkuyordu, son şanslarını kullanırmış gibiydi ısırdığı dudakları ve yoongi'nin sevdiği parfümü sıkarken titreyen elleriyle son bir kezmiş gibi bakıyordu karşısındaki aynaya, bunlar jimin'i korkutmaya yetmezdi. ne yapmaya gidiyorsa bugün onun için önemli olduğunu da biliyordu, isteseydi bile durdurmazdı.

durduramazdı ki. içinden ne kadar gelirse gelsin durduramazdı. kimse bilmiyorsa bile o biliyordu çünkü, derslerini kaçırmayı göze alarak sabahları çıkmayı reddettiği yatağında ona sıkıca sarıldığında nasıl titrediğini o biliyordu, eski bir arkadaşları yoongi'den bahsedecek olsa nasıl kaskatı kesildiğinde, jimin yavaşça elini okşayarak onu sakinleştirmeyi başaramasa nasıl oracıkta öylece kendini bırakacağını o biliyordu. jimin biliyordu en çok, üç senedir onun fotoğraflarına bakarak geçirdiği gecelerden dudaklarından sıyrılmayı başaran içten bir hıçkırıkla yakalandığı alacakaranlıkları o biliyordu, telefonundaki mesajları silmesini istediğinde ona nasıl kırgın baktığını, her şeyi.

jimin oradaydı. kırılırken, kaybolurken, vazgeçerken, kendini yeniden keşfetmeye çalışırken, tökezlerken, hep oradaydı, yanı başında, ellerinin arasındaydı. taehyung oradaydı, hoseok oradaydı, başını omuzlarına yaslayarak uyuyakaldığı gecelerde birbirleriyle paylaştıkları acıklı gülümsemelerde saklıydı yoongi ve jungkook, taehyung'un bitmeyen dönem projelerinin ilk gösterimlerindeki uykusuz seste, hoseok'un çalıştığı şirket için hazırladığı albüm kapaklarındaki azalan renklerde, jimin'in yönettiği kısa filmlerin umutsuz senaryolarının sonuna iliştirilen sahte gözyaşlarında saklılardı.

çünkü jimin bilirdi.

parkkjimin.n
sakın panik olma, tamam mı kookie?

parkkjimin.n
bunu yapacaksın, bunu yapmayı her şeyden çok istiyorsun, hatırladın mı?

parkkjimin.n
bu hayallerimiz.

parkkjimin.n
iyi olacaksın, anladın mı? iyi olacaksın.

parkkjimin.n
çünkü seni dinleyecek. bunu yapmak zorunda.

parkkjimin.n
çünkü eğer çekip giderse kıçına tekmeyi bastığım gibi yanına yollayacağım.

parkkjimin.n
ona kıyamazsın sen..

parkkjimin.n
her şeyi anlat, olur mu?

parkkjimin.n
her şeyi.

yoon.gi_min onlineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin