giriş | ❛nessa❜
mart, 2017↳nessa's pov:
"Nessa!" Uzaktan gelen, yıldızlar arasında yankılanan boğuk bir ses ona ulaştı. Sanki ses, karanlığın içinde kaybolmuş bir yankı gibiydi, ama o kaosun ortasında sıkışıp kalmışken, başını çevirip bakacak gücü kendinde bulamadı.
Ellerini beyaz halının üzerine dayayarak emeklemeye çalıştı; avuçları, halıya saçılmış cam kırıklarına battı. Keskin parçalar dizlerine saplandıkça, acının dalgaları bedenine yayılıyordu. Nefesi düzensiz ve parçalıydı, sanki her nefes verişiyle bir parçası kayboluyordu, siren seslerinin uğultusunda dağılan bir yankı gibi.
Korku tüm bedenini ele geçirmişti; ağzı kurumuş, boğazı çığlık atmaktan yanıyordu. Yine de onu adım adım takip eden, gölgelerden yükselen canavarın varlığını her hücresinde hissedebiliyordu. Sanki canavar onun korkusundan besleniyor, her soluk alışında daha da güçleniyordu.
Alevlerin yükseldiği çatı katında, dumanların arasında kör adımlarla ilerliyordu. Duman, görüşünü bulandırıp zihnini sararken, canavar nerede olduğunu biliyor, her hareketini izliyor ve duyuyordu.
"Nessa!" İsmi bir kez daha, bir fırtınanın içinde yankılanan bir fısıltı gibi kulaklarında uğuldadı. Babasının tanıdık sesini duyunca, gözlerini sıkıca kapattı. Ona ulaşmak için her şeyini vermeye hazırdı, ama nereye gittiğinden ya da gideceği yere varıp varamayacağından emin değildi.
Peşindeki adamın gölgesi göğsünü sıkıştırdı; ona bakmasa, sesini dahi duymamış olsa bile içinde bu adama dair bir şey vardı, onu içten içe ürperten, bacaklarını titreten kötü bir his. Karanlık bir kâbusun ortasında gibi, geriye kaçmak istedi ama dizlerinin üstünde kaldı.
Bir el bacağından yakaladığında, çığlığı boğazında düğümlendi. Sesi, yaşanan kaosun arka planında kayboldu, gökyüzünde yankılanan yıldızsız bir gece gibi soldu. O el, demirden bir pençe gibi sımsıkı tutuyordu; parmaklarından yayılan ısı, tenini yakıp geçerken, bedenini halının üzerinde sürükleyip altında durdurdu.
Canavarın gözleri yeşildi; sanki zümrüt taşlarından oyulmuş, içinde tüm birikmiş öfke ve soğuk acımasızlık saklanıyordu. Ona ne istediğini bilemeden bakarken, etrafta birileri kapıyı yumrukluyor, tüm binayı sarsarak ona ulaşmaya çalışıyordu. Ancak üzerinde duran adamın hiç acelesi yoktu, zamana hükmeden bir efendi gibi soğuk ve rahattı.
"Ateş." Adamın sesi derin ve tok bir yankıyla kulaklarında çınladı. Sözler, ağzına kadar gelen safrayı yutmak zorunda kalmış gibi yakıcıydı, içini kavuruyordu.
"Moy spasitel'..." Rusça kelimeler, kulağında uğuldayarak yankılandı. Onları sindirmesi bir anını aldı; kelimelerin telaffuzu neredeyse kusursuzdu, ancak kötü aksanı gizleyememişti.
Nessa, kendini halıya çekerek geriye sürünmeye çalıştı, ondan uzaklaşmak için çırpındı. Ancak bileğini sımsıkı tutan o el, çabalarını başarısız kılarak onu sıkıca yerine mıhlıyordu. Bu adamla konuşmak, öleceğini bildiği halde bir zehri yudumlamak gibiydi; çenesini kapalı tuttu, sessizce bekledi.
Adam ona, nadir bulunan kırılgan bir mücevhere bakar gibi bakıyordu, ama sanki her an kaçacak bir kedi yavrusunu zapt edercesine sıkıca tutuyordu.
Yüzüne yapışan terli saçlarını üfledi ve kapıya doğru bir bakış attı. Kapının neden açılmadığını o an anladı; gölgeler ahşap çerçevenin etrafını sarıp sıkıca yerinde tutuyordu. Derken, annesinin çığlıklarla dolu sesi bir anda dudaklarından döküldü, yankılanan bir ağıt gibi karanlığı yırtıyordu.
Henüz yirmi yaşındaydı; ölemezdi, ölmemeliydi. Bir dokunuş omzuna değdiğinde irkildi, yeniden adama döndü. Henüz gerçekleşmemiş hayalleri, peşinden koşmayı hayal ettiği bir hayatı vardı.
Kızıl alevler karanlığı parçalayarak geri püskürttüğünde, kapı üstlerinden devrilerek yana doğru savruldu. Patlamanın etkisiyle açılan boşluktan yararlanarak geriye doğru kaçtı.
Arkasındaki karanlık onu yutmak üzereyken, annesinin endişeyle açılmış gözlerini ve Wanda'nın ışıldayan enerjisinin ona doğru uzandığını gördü.
Düşmemek için parçalanmış mermere tutunmaya çalıştı ama zihni puslu, görüşü buğuluydu. Parmakları, ona ihanet edercesine gevşedi, kendini karanlığın ve kaderinin kollarına doğru düşerken buldu.
Soğuk hava tenini bir hançer gibi kesiyor, saçları havada süzülerek özgürlüğün bir anlık tadını veriyordu. Gözlerini sıkıca kapatarak yere çakılmayı, kemiklerinin çatırdayışını hissetmeyi ve sert düşüşün nefesini keseceği anı bekledi. Ama o an gelmedi.
Gölgeler onu havada asılı tuttu.
Canavar, onu yakalamıştı.
O an kelimeler silikleşti, bildiği tüm gerçeklerin üzerine silinmez bir çizgi çekildi ve hayatı, artık tanıyamayacağı kadar tepetaklak oldu.
*: kurtarıcım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVERYBODY WANTS TO RULE THE WORLD-MARVEL, THE ORIGINALS
Fanfiction❝İsimler kan ve gölgelerde kazanılır.❞ •┈┈┈••✦ ✦••┈┈┈• ─Nessa Stark, çıkarları uğruna gizemli bir vampirle işbirliği yapmayı göze alır. [fem!oc x male!oc] [marvel x the originals crossover] ❗️Kan, cinsel içerik, ölü...