Hayatınızda bir dönüm noktası olur ya hani...
Eğer onu değerlendirebilirseniz, hayatınız kötüden, daha az kötüye geçiş yapar.
Pek çok insanın silkelenip kendine gelmesini sağlar ve o anda anlarsın büyüdüğünü...
Öyle bir dönüm noktasındaydım ki, hayatım kötüden, felakete geçiş yapmak üzereydi.
Hatta yapmıştı da...
Son yarım saattir, küçük yatak odasındaki pufa oturmuş karşımdaki boy aynasına bakıyordum. Tepkilerim tükenmişti artık. Çığlıklarım boğazıma sıralanıyor, yüz kaslarım zerre kıpırdamıyordu. Son bir güçle ellerimi kaldırıp, yüzümü sıvazladım.
TANRIM!
Hala rüyada olmaydım. Yoksa ben bunu nasıl kabullenecektim. Ellerimi yüzümden indirirken, gözümü kırpmadan aynaya bakıyordum. Gördüklerin, hayal gücümün bir ürünüdür demek istesem de, hayır! İşte tüm görkemleriyle karşımdaydılar. Göz kontağımı bozan şey çalan telefonumdu.
"Bebeğim, bugün nasılsın?" cevap verecek kelimeleri seçemiyordum.
"Hey Al?" Boğazımı temizleyip, ağzımı araladım.
"Hasta hissediyorum."
"Yanına geliyorum, bekle."
Korkudan ve telaştan vücudum uyuşmuştu. Şimdi gelirse ne yapardım. Sesimi sakin tutmaya çalışarak:
"Gelme. Önemli bir şey değil."
"Emin misin? Dünden sonra aklım sende kaldı."
"Evet. Yatıp dinlenicem."
Bir süre bekledi ancak konuşmadı. Pes edercesine nefesini saldığında bende rahat bir nefes almıştım.
"Peki tatlım, seni zorlamayacağım. Görüşürüz."
Telefonu kapatıp yine aynaya baktım. İnsan böyle bir şeyi nasıl kabullenirdi ki? İnsansa tabi...
Dokunsam yok olur muydu acaba? Belki de sadece orada olmasını düşündüğüm için orada. Gördüğüm rüyaları da düşünürsek bu mümkün görünüyordu. Sağ elimi kaldırıp sol omuzuma doğru uzandım. Boşlukla karşılaşmayı beklerken, iç gıdıklayan o yumuşak dokusuna temas etmek, vücudumdaki tüm kanın beynime pompalanmasına sebep oldu.
SİKTİR! GERÇEKTİ!
Kafamı ellerimin arasına alıp, bekledim bir süre. Nasıl olurdu böyle bir şey? Mümkün müydü? Ben insan mıydım? Aynada gördüğüm şey, kesinlikle insan değildi. Peki şimdi ne olacaktı? Bu devasa kanatlarla ne yapacaktım? Bu zamana kadar neredeydiler de şimdi çıkmışlardı? Ellerimi başımdan çekip, aşağıya doğru uzanan tüylere dokundum. Simsiyah ve parlaktılar. Durumun garipliği bariz ortada olsa da, bu güzel oldukları gerçeğini değiştirmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOSTIUM
FantasyGözlerimi bağlamış olsa da arkamdaki varlığı hissediyorum. Tüylerimi diken diken eden nefesi, bana ölümün soğukluğunu hatırlatıyordu. Zaten ondaki boş bakışlar, yalnızca Azrail'e ait olabilirdi. Gözleri bedenimle buluştuğu anda sonbaharda rüzgara d...