"Okul partisine kimle gitmeyi düşünüyorsun Rahibe Teressa? Yine tek başına edebiyat hocanı düşünerek dans etmezsin umarım."
Jisoo'nun alaylı sesini duyduğumda yanında geçtiğimiz insanların bize hayranca baktığının farkındaydım. Bilirsiniz, okulun popülerleri zırvalıklarıydı ve bunu istemeden olsa da yapmıştık.
Yanından geçerken iç çektiğini duyduğum Jimin'e dönerek göz kırpmış ve elindeki kitapların yere düşmesine sebep olmuştum. İyi hissettiriyordu, insanların zayıflıklarıyla oynamak.
Kaşlarını kaldırarak hala bir cevap bekleyen Jisoo'ya döndüm. Tüm parti boyunca seksi hocayı düşünmek bu alt taraflarına ve beni her gece becerme hayalleri kurup kendine dokunan ergenlere hayır demekten daha iyiydi.
"Muhtemelen."
Dudaklarımı dişleyerek YSL'den yeni aldığım kırmızı rujumu göstermek istercesine seksi bir gülümseme sunmuştum sınıfa girerken. Herkesin bakışlarını üstümde hissetmek bazen bir oyuncuymuşum gibi hissettiriyordu.
Yanlış bir hareketimde sanki her şey mahvolacakmış bu kurduğum taht başıma yıkılacakmış gibiydi. Jisoo yanımdan ayrılırken gözüne şu sıralar kestirdiği Seulgi'nin yanına adımlamıştı.
En arka sıraya geçerken tek dinlediğim dersin kitaplarını çıkardım. Edebiyat.
Pekala sabaha kadar o havalı sesiyle konuşan kadını dinleyebilirdim çünkü muhtemelen hayatımda benden daha güzel gördüğüm tek insandı. Okula ilk girişi saniyesi saniyesine aklımdaydı.
Gerçi çok olmamıştı çünkü dersime gireli sadece 3 hafta oluyordu. Son model arabasından çıkarken herkes yeni bir kızın geldiğini söylemiş ve okulun koridorundan kimseye bakmadan öğretmenler odasına giren seksi kadınla şoka uğramıştı.
Lalisa Manoban. Sanırım okulda ilk defa gözlerin bende durmadan başkasında bu kadar uzun süre gezindiğini görmüştüm ve beni rahatsız etmemişti. Çünkü bilirsiniz işte, ona ben de bakmıştım. Çok güzeldi ve lanet olsun ki herkes ona hayrandı.
İlk dersimize girdiği an aklıma geldiğinde dudağımda oluşan gülümsemeyi hızla söndürmeye çalıştım. Kısa eteğini aşağıya indirmeye çalışırken kontrollüce yürüdüğü adımları öğretmenler masasını bulmuştu ve tüm sınıf sessizdi.
O büyülemişti ve kesinlikle emindim ki Tanrıydı.
Umursamazca gözlerini sınıfta gezdirirken dilini dudaklarına değdirip elinde bulunan kitabı masaya atışı ve sınıfa dönerek mesafeli sesiyle konuşması.
"Size edebiyat anlatmayacağım veya her neyse. Fikirler çocuklar, düşünceler. Asıl edebiyat budur."
Kırmızı ojeli tapılası ellerini masadan çekerek adımızı bile sormamasını hatırladım. Muhtemelen hiçbirimizin adı onun umrunda değildi fakat dudağındaki seksi sırıtış tüm sınıfın onu ağzı açık dinlemesinin memnun ettiğini göstermişti.
Yanımdan geçerken Jisoo'nun ona olan bakışları adımlarını durdurmuştu fakat ben duygularımı saklamakta iyiydim. Daha ilk saatten beni delicesine etkilemişti fakat bilirsiniz, ben bir oyuncuydum.
Herkes ona bu kadar taparcasına bakarken benim lensli olan gözlerine bir kez bile değmeyen gözlerim onu meraka düşürmüştü. Her zaman işe yarardı. İlgilenmediğiniz insanın sizi merak etmesi.
"İlk sorumuz,"
Gözlerine bir saniye olsun bakmak için kafamı kaldırdığımda kıvrılmış dudaklarında olan gülümsemeyle kaşlarımı kaldırdığımı anımsadım. Lanet olsun, lanet olsun dağılmamam gerekiyordu ve dağılışım göz önündeydi. Bakışlarını bir an olsun benden ayırmadan yanımdan geçtiğinde parfümünün kokusunu almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teacher || jenlisa
Short StoryTüm sınıfın ilk defa bu kadar sessiz olduğunu fark ettiğimde yanımda oturan en yakın arkadaşımın gözlerini hayran bir şekilde sınıfına adımını attığı andan beri herkesin taparcasına baktığı kadından bir an olsun çekemediğini fark etmiştim. Kusursuz...