Altıma geçirdiğim dar pantalonun üstüne siyah Gucci kazağım ve kışlık Versace botlarım ile zenginim diye bağırdığıma emindim. Uzun süreden sonra at kuyruğu saçlarım ve dudağımdaki kahve tonu ruja son kez bakıp okula girmek için yürümeye başlamıştım bile.
Şöför bana son kez bakıp başını eğerek arabaya doğru yürüdüğünde gözlerimi devirerek büyük ihtimalle okula gelmiş ve dün aramalarını neden açmadığım hakkında ağzıma sıçacak arkadaşımla uğraşacak enerjiyi kendimde bulmuştum.
El çantamı sıkarak zengin okula girerken herkesin baktığına emin olduğum vücudumu dik tutmuş tüm gözlere inat büyük ihtimalle bir kaç kişinin zevkten bayılacağı bir gülümseme kondurmuştum dudaklarıma.
Merdivenlerden çıkarak sınıfıma gireceğim anda Jisoo'nun sinirli çığlığı ile kaçmamak için zor durmuştum. Emin olduğum iki şey vardı. Bu sürtük beni kesin döverdi ve boks yapmama rağmen onun altında ezilmem sadece 10 saniyeydi.
Sınıfın ortasında koşarak bana gelmeye başladığında zaten herkesin dikkatlerini topladığımız yetmiyormuş gibi bize eğlenerek bakıyorlardı.
Elimdeki çantayı sıraya doğru fırlattığımda Jisoo'yu bunun için sonradan dövecektim. Fakat şimdi kaçsam çok daha iyiydi çünkü minik cüssem bu hayvanı kaldıramazdı.
Öğretmenler masasının arkasında ona bakarken sinirli bakışlarıyla ilahi bir güçle masaya çıkıp üstüme atladığında arkaya doğru düşmem ve onun üstüme çıkıp bana küfür ederek tokat atmaya başlaması bir olmuştu.
"Seni öyle bir sikeceğim ki Alexis Texas senden daha az inlemiş olacak seni sü-"
Arkadan gelen sesle muma dönmüş şekilde hızla üstümden kalktığında sanki az önce minik tatlı vücuduma zarar veren o değilmiş gibi ellerini önünde birleştirmişti.
"Jisoo senden asla beklemezdim."
Bayan Park benim bile beğendiğim pembe örgülü saçlarını arkaya atarak tatlı kaşlarını çattığında salak arkadaşım bir kaç şey mırıldanıp karşısındaki kadının yüzüne bile bakmadan sırasına yürümüştü.
Emindim ki biz iki gerzek sevgimizi asla gösteremiyorduk. Sanki tüm gece boyunca Rose aklına geldiğinde deli gibi ağlayan o değilmiş gibi kadını her gördüğü yerde yolunu değiştiriyor, soru sorarsa ya duymamış gibi yapıyor ya da kısa cevaplar veriyordu.
Fakat komik olan şuydu ki Bayan Park benim hoşlandığım sikik umursamaz öğretmenden daha fazla ilgiliydi ve her gördüğü yerde onunla konuşmaya çalışıyordu.
Ona bir saniye olsun bakmayan arkadaşıma kaşlarını çatarak ve muhtemelen tüm okulun ilk kez gördüğü sinirli bakışlarını yönelttiğinde sesi tüm sınıfta yankılanmıştı.
"Hemen benim odama Jisoo."
Sıradan başını kaldırıp heyecanla bana bakan domuza kaşlarımı çatarak bakmış ve bir şeyi belli etmemesi için kapıyı göstererek gitmesini belli etmiştim.
Her ne kadar tam bir şebek ve gerizekalı olsa da hareketlerini bildiğinden ve bir açık vermeyerek profösyenelce oynayacağından emindim. Her zaman böyle yapardık.
Kendinden emin adımları bana kendimi hatırlattığında önden giden Bayan Park ve arkasından götüne bakmamak için kendiyle büyük bir savaş veren Jisoo'ya gülmemek için dudaklarımı dişlemiştim.
Gösterinin bittiğine emin olan okulda konuşma sesleri baş gösterdiğinde çalan zil ile dersin edebiyat olduğunu hatırlayıp bir küfür savurmuştum.
Hayır dedim. O lanet kadının bir bakışıyla yerle bir olmaya asla niyetim yoktu ve bunu bana asla yapama-.
Her şeyi siktir edin sınıfa girdiğinde sessizleşen ortam ve benim açılan ve muhtemelen damağımın bile gözüktüğü ağzımı kapatmam uzun sürmemişti.
Lalisa Manoban sanki ona tapmamız yetmiyormuş da onun için ölmemiz gerektiğini düşündüren bakışları ve ulaşılmaz vücuduyla buradaydı.
Pahalı Calvin Klein parfümü tüm sınıfı doldurduğunda öncekilerde olduğu gibi bakışlarının benim üzerimde bir kaç saniye daha fazla durmasını beklemiştim fakat o bakmamıştı bile.
Sınıfı yoklama gereği duymadan ayağa kalkanlara baş hareketiyle 'oturun' demek istediğinde masaya yasladığı bacaklarına oturmak istemiştim.
Kırmızı kazağı ve uzun botlarının üstüne her zaman sevdiğim kaküllerini daha çok göstermek istercesine topladığı saçlarına bakmıştım. Şuan bayılmamak için sebeplerimi saymam dışında pek de bir şey yaptığım söylenemezdi.
Etkileyici kadınsı sesi her zamanki umursamaz ses tonuyla konuştuğunda masayı sıkan ellerimi fark ederek önüme ışık hızında çekmiştim.
"Bugün konumuz bedensel zevkler."
Tüm sınıf ergen gibi 'oo' ve daha bir sürü çok garip sesler çıkardığında devirdiğim gözlerim ve oflamamla sonuçlanmıştı.
Sapık Mark önümde Lisa hakkında 'bedensel zevkler' gerçekleştirmek istediğini fısıldayarak söylediğini sandığında buz bakışlarımla karşılaşıp susması bir olmuştu.
Kendinden emin adımları ve muhtemelen beni bayıltacak derecede güzel kokan parfümü her yanı sardığında el hareketiyle susturduğu sınıfa baktı bir süre.
"-Aşk olmadan seks anlamsız bir deneyimdir, fakat anlamsız gibi görünen deneyimler müthiş güzel olur'
der Drew Carey."Bakışları küçük bir süre hatta benim ona o kadar dikkatli bakmasam hayal bile diyebileceğim şekilde bana değdiğinde onu dikkatle dinleyen sınıfa söylendi.
"Çok haklı. Bazen anlamsız olan şeyler çoğu anlamlı olan şeyden daha fazla güzeldir."
Çatılan kaşlarım ve bir anda ortaya attığım fikirle sanki beni daha yeni fark ediyormuş gibi umursamazca gözlerime bakan kadından çevirmiştim bakışlarımı.
"Aşk olmadan yapılmayan seks, çileksiz bir meyveli pastaya benzer Bayan Manoban."
Çatılan kaşları düşüncelerimi devam ettirmemi söylercesineydi.
"Eksik ve bir parça mutsuz. Sanki çileğin eksik olduğunu bile bile onu istemişsiniz, almışsınız fakat tadına bakarken pişman olmuşsunuz gibi. Sizi tatmin etmemiş ama zarara da sokmamış."
Düşüncelerime katılan kesim onaylayıcı sesler çıkardığında bana katılmadığını belli eden bakışlarla konuşmuştu.
"Her şeye anlam yüklemek manasızdır. Meyveli pasta çilek olmadan da yenebilir ve dediğin gibi bizi zarara sokmaz Ruby Jane. Sadece yersin işte. Sonra sanki hiç onu yememiş gibi başka bir pastayı da."
Kafa karıştıran sözlerine ve bana bakan iddialı gözlerine bakarak çalan zili umursamadan konuşmuş, topuklu botlarımla kalkmıştım.
"Fakat bazı şeyler özeldir. Seks sadece iki kişiyle yapılırsa sekstir Bayan Manoban. Bedenlerimizin aldığı zevk geçicidir ve bizi anlık tatmin eder. Fakat duygularınıza, Tanrı'nın en büyük hediyesi kalbinize eklediğiniz biriyle sadece seks yapmazsınız."
Sınıftan çıkarken ilk defa bu kadar uzun konuştuğuma şaşıranlara bakmadan kendimden emindim.
Lalisa Manoban'la seks yapmak istemiyordum. Kalbine her ne kadar zor olsa da girmek ve o tapılası derecede büyük dudaklarına yapışıp delicesine öpüşmek istiyordum. Karar vermiştim ve sonucu ne olursa olsun yapacaktım. Ulaşılmaz Tanrı, benim olacaktı.
Kesinlikle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teacher || jenlisa
Short StoryTüm sınıfın ilk defa bu kadar sessiz olduğunu fark ettiğimde yanımda oturan en yakın arkadaşımın gözlerini hayran bir şekilde sınıfına adımını attığı andan beri herkesin taparcasına baktığı kadından bir an olsun çekemediğini fark etmiştim. Kusursuz...