Ben Selin Altınel lise son sınıf öğrencisiyim hayalimdeki meslek güzel bir anaokulu öğretmeni olmak ve tabiki gitmek istediğim ülke Venedik.
Edebiyat öğretmenimiz kendimizle ilgili bir kompozisyon yazmamızı istedi bense sadece iki satırlık bir şey yazabilmiştim yani bir insan kendi hakkında bu kadar azmı bilgiye sahip olur.
Şu anda tek istediğim zilin çalması ve benim eve gitmem çünkü bugün arkadaşlarla sinemaya gidecez. Arkadaşlarım gamze, idil, mert, sinan biz ayrılmaz bir beşliydik resmen. Mert ve Gamze, İdil ile sinan sevgili benim halen bir talih kuşum yok olsunda istemiyorum zaten. Sonunda zil çaldı ve koşa koşa eve gittim. Üzerime siyah beyaz dar bluzumu ve siyah dar kotumu geçirdim, anneme dışarı çıkacağımı söyledim. Dışarıda çok güzel bir sonbahar havası vardı. Daha yeni yeni kendini gösteren rüzgar ile birlikte dalgalanan saçlarım beni bir hayli rahatlatıyordu .
Sonunda sinemaya yetiştim bizimkileri görünce hemen onların yanına gittim.
Sonunda gelebildin kızım ya. Sana bir şey oldu diye karakola haber verecektim resmen, dedi Sinan.
Ya abartma Sinan kız on beş dakika geç kaldı sadece, dedi İdil.
Sinan ile İdil hep atışırlar birbirlerine laf yetiştirmedikleri bir an bile görmedim. ama yinede birbirlerini çok seviyorlar. Romantik bir film seçmiştik. Sonunda ışıklar kapandı ve herkes filmi izlemeye başladı. Filmin ortalarına doğru hüzünlü bir sahne geldi ve Gamze ve İdil hemen Sinan ve Merte sarıldı. Bende mal gibi ortada kaldım.
Yanımda dört veya beş yaşında bir çocuk oturuyordu. Acaba ona mı sarsılsam belki yalnızlığımı alır diye düşündüm ama o çocukta annesine sarıldı ve bu hayatta gerçekte yalnız olduğumu anladım.
Film bitince sinema salonundan çıktık ve bir kafede kahve içmeye karar verdik. Alttan girdik üstten çıktık tüm konuları konuştuk. Sonra konuşulacak konu kalmayınca hepimiz evlerimize dağıldık. Yolda yürürken gözü telefonda hiç önüne bakmayan benim yaşlarımda bir genç gelip benim omzuma çarptı. Bana çarpmasıyla elindeki kahve güzelim beyaz gömleğine döküldü. Ve sanki suçlu benmişim gibi tüm sinirini benden çıkarrtı.
Ya Allah kahretsin kör müsün sen be? Baksana güzelim gömleği ne hala getirdin.
Ben mi körüm! Pardon ama gözü telefonda elinde kahveyle gezen ben değilim tamam mı. Sen bi kendine gelde şu şımarıklığından kurtul önce yoksa burda çok sıkıntı çekersin.
Bunları söyledim ve yüzüne bakmadan omzunu omzuna vurup eve gittim eve gittiğimde resmen sınır küpüne dönmüştüm. Bu kadar sinirlenmesi gerektirecek bir şey yoktu ama ben egolu insanlara çok sınır olurum ve onu da egosu resmen tavan yapmıştı.
Selin ablacım gel sofra kurmama yardım et.
Tamam abla beş dakkaya geliyorum.
Beni çağıran ablam Hilal kendisi diyetisyen bu yüzden onun yanında öyle istediğimiz her şeyi yiyemiyoruz.
Üzerimi değiştirdim ve abla in yanına gittim ve hemen olanları anlatmaya başladım.
Abla bütün eve gelirken salağım biri bana çarptı e kahvesi güzelim beyaz gömleğine leğine döküldü. Ve sanki olanların hepsi benim suçummuş gibi bana bağırdı.
Ablacım daki alto da kalmasaydın verseydin cevabını hemen.
Tabiki ablacım verdım cevabını ama benden öyle bir çıkış beklemiyordu. Bence zengin bir ailenin şımarık çocuğudur çünkü bunu her şeyinden belli ediyordu.
Ablacım sen yinede uzak dur böyle kişilerden. Sen kendi işine bak.
Sofrayı kurduk ailecek güzel bir yemek yedik. Annemle babama geçirmişim günü anlattım.(tabiki de şu kahve olayını anlatmadım çünkü annem bu tür konuları gerçekten biraz fazla abartıyor.) Sonunda odama çıktım ve yaptığım tek şey tabikide ders, ders, ders.
Sabah kalktığımda yağmur azdan aza kendini göstermeye başlamıştı. Hemen üzerime formamı geçirip kahvaltıya indim.
Günaydın annecim yine döktürmüssün bakıyorum.
Günaydın kızım, her zamanki şeyleri hazırladım. Sen benden birşey isteyecende ondan mı böyle konuşuyorsun?
Ya yok anne ne alakası var sabah sabah belki içi den sana iltifat edesim geldi, olamazmı.
Tabi ki olabilir kızım. Neyse otur yemeğini yede okula geç kalma.
Sofraya oturdum ve yemek yemeye başladım. Anne ablam erkenden çıktımı?
Evet kızım biraz işi varmış o yüzden çıkması gerekti.
Bende gidiyorum öyleyse. Hadi kendine iyi bak
Allah'a emanet ol kızım. Allah zihin açıklığı versin.
Yolda az da olsa yağan yağmurla birlikte okula yetiştim. Gamze gelmişti ama idil gelmemişti.
Selin çabuk buraya gel sen gittikten sonra ne olaylar oldu tüm bombayı kaçırdın kızım.
Neden ki ne oldu anlat çabuk.
İdil ile Sinan kavga ettiler ama bildiğimiz kavgalarından değil. Kız bildiğin birbirlerine bağırıp çağırdılar İdil kafayı yemiş durumdaydı yani o derece.
Neden ki konu ne?
Aslında çok önemsiz neymiş efendim Sinan benim yanımda başka bir kızın elini tutmuşsa falanda filan. Oysaki çocuk arkadaşlık babında teselli amaçlı oda elini dostça sıkmıştı sadece. İdil fazla abarttı.
Şimdi konuşmuyorlar mı birbirleriyle?
Hayır İdil nuh diyo peygamber demiyo. Ne kadar Sinana konuşmasına zorlasamda hayır benim Sinanla konuşacak bir şeyim kalmadı diyor.
E bu İdil basbaya Sinanı kıskanmış, yoksa böyle bir şeyi niye yapsın.
Neyse İdil geldi sus.
Hoşgeldin İdil. Nasılsın bugün.
Valla hiçte iyi değilim Selin. Moralim çok bozuk .
(Tabiki de İdile karşı hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranıcam.)
Neden ki Birşey mi oldu?
Sinanla kavga ettik.
Şaka yapıyosun. İyide siz çok iyi anlaşırdınız ne oldu ki birden bire.
Çok ıyi anlaşıyorduk ama Sinan tüm ilişkimzin içine etti.
Kızım konu ne ki anlatsana?
Ya şu Yasemin yokmu, Sinanın lise iki deki sevgilisi.
Tamam ne olmuş ona?
Abi bilmiyorum ki kız resmen manyak. Ne zaman Sinanın yanına gitsem onu görüyorum. Yani kız resmen benim Sinanın yanına gitmemi bekliyor.
Ya o sizi kıskanıyordur takma sen onu kafana, dedi Gamze.
Ya Gamze sende dün gördün ramen Sinanın içine girebilmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu.
Gamze başını evet anlamında salladı.
Neden Sinanın yanına gelmiş.
Ya bu mayağın dün kardeşi ateşlenmiş, buda sırf Sinanın yanında olmak için gelip bunu Sinana anlattı. Ay bide bi anlatışı var sanki kızın tüm sülalesi toplu katliamda ölmüş varya.
Hahaha devam etsene Sinan ne yaptı bu duruma?
Sinanla çok saf çocuğun dünyadan haberi yok. Oda salak gibi gitmiş Yasemine sarılmış elini tutmuş onu teselli etmeye başlamış. Ay kafayı yiyecem resmen ya.
Tamam İdil sakin ol bak zil çaldı biz şimdi yerimize geçiyoruz sende sakin olucaksın tamam mı?
Aynen İdil sakin ol Sinan gelirsede direk üzerine atlayıp onu boğmaya çalışma tamam mı?
O bi gelsinde boğmak onun için seçeneklerimin arasında bile olmiyacak.
Zil çaldı hepimiz yerlerimize oturduk. Sonunda beklenen geldi ve Sinan sınıfa girdi. İdil sanki sınıfa kimse girmemiş gibi kafasını bile kaldırmadı. Sinan biraz İdilin masasında bekleyip yerine geçti. Onunda çok pişman olduğu yüzünden belliydi.
Dersin hocası sınıfa girdiğinde arkasından biri daha girdi. Ben sınıfa gelen bu yeni kişiyi tanıyorum. Bu yolda yürürken bana çarpan ve tüm suçu bana atan gerizekalıydı.
Günaydın arkadaşlar. Oturabilirsiniz. Bugün sınıfımıza yeni bir kişi daha katıldı. Evet Berkcim kendini tanıt bize.
Demek adı Berkmiş. Hadi seni tanıyalım bakalım Berk bey.
Ben Berk Kıran. İzmirliyim.
Başka bir şey demek istediğin bir şey yoksa yerine oturabilirsin.
Berk omuz silkti ve yavaşça ve gözlerimin içine bakarak hemen arkamdaki sıraya oturdu.
Onu bunu bilmem ama bu çocuğu caddede gördüğüm an zaten içime bir his girmişti ama şimdi o his yerini yavaş yavaş korkuya bırakmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZ BEN
RomansaBirbirini seven iki tane masum genç ve geçmişin kirli sayfaları Berk ve Selinin zorlu aşkı sizi bambaşka dünyalara sürükleyecek