ben en çok bize ağlıyordum

228 28 20
                                    

Öğle saatleri olmasına rağmen gökyüzü bugünün hüznünü anlamış gibi güneşin bulutlar arasından selam vermesine izin vermiyordu. Hava aydınlık değildi, gri bulutlar şehrin üzerinde kendilerine yer edinmişti. Yağmur ise her an yağabilirdi, belki o zaman gözyaşlarımı bırakabilirdim. Şu an parmaklarım arasında olan elleri bugün son kez tutuyordum. Adımlarımız artık sona doğru gidiyordu. Yarı yolda dönmek istesem dahi bunu yapamazdım. Ben gerçeklerden kaçsam bile Yoongi'den kaçamazdım.

"Seninle olmak çok güzeldi Young, seni görebilmek, gülüşlerini duyabilmek, seni hissedebilmek çok güzeldi."

Boğazıma düğümlenen acının oradan yok olmasını istedim. Henüz Yoongi ile vedalaşmaya hazır değildim, birbirimize kalp kıracak şeyler söylemeye hazır değildim. Bundandı ya gözyaşlarımın intiharı... Yoongi'nin elini sıkı sıkıya tutuyordum yürürken, adımlarımız yavaştı, sanki ne kadar yavaş gidersek sonumuz o kadar gecikecekti ama biliyordum ki yürümesem dahi ölüm Yoongi için bekliyordu. Onu kollarına alabilmek istiyordu. Benden uzaklara, çok uzaklara götürmek...

Bir süre konuşamadım, verebilecek bir cevabım yoktu. Kelimelerim tıkanmıştı, onlarda korkuyordu kendi anlamlarından. Onlar da biliyordu edeceğim birkaç kelimenin tamamen canımızı yakacağından. Deli gibi acı çekecektik, Yoongi'nin sızısı kalbimin ortasına düşecek ve bir daha asla oradan ayrılmayacaktı. Belki zamanla küçülecekti ama hep orada olacaktı, tatlı küçük ince bir sızı.

"Sonsuza dek göğsünde dinlenmek isterdim Yoongi. Orada olmak, kokunu duyabilmek, seni hissedebilmek isterdim. Bunları yapamayacağımı bilmek sanki tam göğsümün ortasına sert bir bıçak darbesi yemişim gibi hissettiriyor. Ama biliyor musun? Bir yandan da mutluyum. Artık canın yanmayacak, geceleri ağrılarından dolayı ağlayarak uyanmak zorunda kalmayacaksın. Yediklerin seni mahvetmeyecek. Sen huzur olacaksın Yoongi..."

Yağmur damlaları yavaşça gökyüzünden düşmeye başladığında serbest bıraktım gözyaşlarımı. Ne kadar yağmur yağsa da Yoongi benim gözyaşlarımı fark edecekti. Ağlama diyemeyecekti belki ama bilecekti. Ben ona ağlıyordum, hayallerimize, gülüşlerimize, öpüşlerimize... Ben, en çok bize ağlıyordum.

"Ne olursun ağlama Young, gözyaşlarını dudaklarımla durduramam artık, gözyaşlarını öpemem."

"Dudaklarının izi hep gözyaşlarımda olacak Yoongi. Her ağladığımda yanımda yine sen olacaksın, belki bedenin değil ama yine de sen olacaksın."

"Seni deliler gibi seviyorum Young, ben seninle güzeldim. Seninle güzeldik..."

Yoongi parmaklarımızı ayırdı, iki yanında sallanan elleri yanaklarıma tırmandı. Gözyaşlarımı sildi nazikçe, saçlarımı yüzümden çekti. Göz göze geldiğimizde bir hıçkırık koptu dudaklarından. Ağlamaktan kaçınan Min Yoongi yağmur damlaları ikimizi de ıslatırken dakikalarca ağladı. Güzel gözlerinden öptüm daha fazla ağlamasın diye, gözyaşlarını avuç içlerimde biriktirdim yeniden can bulsunlar diye. Alnımı yasladım anlına benden başkası gözlerindeki acıyı görmesin diye. Her bir zerremiz acıyla yanıp kavrulurken dudaklarıma uzandı yavaşça, yağmurdan ıslanan dudaklarımız buluştu son kez. Birleşen dudaklarımızın arasına gözyaşları karıştı, acı her bir yanımızı ele geçirdi. Özlem duygusu daha o anda başladı, biz daha ayrılmamışken, birbirimizi hissedebiliyorken başladı. Dudaklarımızın dansı son bulduğunda son kez Yoongi'ye fısıldadım. Son kez gözlerine baktım. Son kez gülüşünü gördüm. Son kez gülüşüne hapsoldum. Ve son kez görebildim onu.

"Ölene dek sende kalacağım. Seni seviyorum."

Bir sonbahar günü, yağmur içimizdeki kavrulmaktan asla bıkmayan acıyı söndürmek istermişçesine yağarken Min Yoongi kollarım arasına düştü. Geçmişim, geleceğim, bugünüm ve yarınım kollarımın arasında son kez nefes aldı. Gözleri kapanırken uyanması için yalvardım bunun gerçekleşmeyeceğini bilerek, nefes alması için, gözlerini yeniden görebilmek için, en çok da gülüşünü duyabilmek için...

GiriftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin