Bakışlarım öylesine oturduğumuz salıncakların karşısında kalan banklardaydı. Doktora gitmemizin üstünden iki gün geçmişti. Ötenazi hakkında konuşmuştuk ve vardığımız sonuç acı gerçeğin ateşinin tam kalbimin orta yerinde parlamasına sebep olmuştu. Yoongi ötenazi konusunda uzunca bir zaman düşünmüştü. Bunca acıya benim için katlanıyordu, benim için fiziksel acılarını görmezden geliyordu ama hepsinin farkındaydım. Bu yüzden bencillik yapmak istemiyordum, onu biraz daha görebilmek için acı çekişini izlemek istemiyordum. Bu yüzden Yoongi ötenaziye karar verdiğinde sadece onaylayabilmiştim. Dilim düğümlenmişti o zamandan beri, konuşamıyordum. Kelimeler bir türlü çıkmıyordu dudaklarım arasından. Bir hafta sonrası için karar kılmıştı. Doktoruna da haber vermişti. Şimdi ise gözlerim yaşlardan parlarken öylece karşımdaki bankları izliyordum. Yoongi ile geçirmem için sadece yedi günüm vardı. Sadece yedi gün. Bu zaman dilimi çok kısaydı, ben Yoongi ile bir ömür boyu olacağımı hayal ederken daha yirmi altı yaşındayken onu ölüme uğurluyordum.
"Hava çok soğuk ve sen sadece benim yazın dahi giyerken üşüdüğüm hırkamı mı giyiyorsun?"
Yoongi'nin sesiyle salıncağın zincirlerine yaslamış olduğum başımı kaldırdım, kendimi bitap düşmüş gibi hissediyordum. Hiçbir şeye halim yoktu. Gücüm kalmamıştı. Bu olanlar çok ağırdı, nasıl dayanacağımı bile bilmiyordum. Yoongi olmadan o eve nasıl adımımı atacaktım? Onsuz nasıl yatağımızda yatacaktım?
"Üşümüyorum bile Yoongi."
Yoongi de bedenini yanımda öyle boş sallanan salıncağa yerleştirdi. Ayakları ileri geri hareket ediyorken başımı tekrardan zincirlere yasladım ama bu defa bakışlarımın odağı başına montunun şapkasını geçirmiş Yoongi'ydi. Çok zayıflamıştı, yüzünün rengi kalmamıştı ama hâlâ çok yakışıklıydı. Bakmaya kıyamacağım kadar yakışıklı.
"İlaçlarını içtin değil mi?"
"İçtim ama sanırım onlar bile vücudumdaki ağrıları geçirmek için yeterli değil."
Salıncaktan hızlıca kalkarak Yoongi'nin önünde durdum. Madem canı yanıyordu neden dinlenmek yerine burada benimle oturuyordu?
"Evimize gidelim sevgilim."
Eline uzandığım sırada Yoongi beni durdurmuştu. Ne olduğunu anlayamamıştım ama sorun değildi. "Kalan zamanımı seninle harcamak istiyorum Young, eve gidersek eğer son anlarımızı o evde geçirdik diye evimizden nefret edeceksin. Bırak da burada beraber oturalım. Ellerimiz iç içeyken sallanalım."
Bu sözlerden sonra bana kalan sadece Yoongi'yi onaylamaktı. Az önce çöktüğüm yerden ağır hareketlerimle kalktım, salıncağa oturduğumda sol elimi tutması için Yoongi'ye uzattım. Yoongi bunu bekliyormuşçasına parmaklarımı sıkı sıkıya kavradı.
"Eğer daha uzun yaşasaydım neler yapmak isterdin Young?"
Sekiz kelimelik cümle öylece kalakalmama sebebiyet verirken ne cevap vereceğimi düşündüm. Eğer hayallerimi ona söylersem gitmesi daha da zorlaşırdı, onu bırakmam imkansızlaşırdı. Bu yüzden onunla olan hayallerimin köşeye çekilip sarmaşıklar yüzünden görünmeyen kapıların ardında sonsuza dek saklanabilmesi için izin verdim. O ve onun hayali benim sonsuzum olacaktı. Her şey sona erse dahi Yoongi asla sona ermeyecekti.
"Sadece göğsüne sığınmak ve orada kokunu ciğerlerime çekebilmek isterdim."
"Sadece... Üzgünüm, senden bu kadar erken ayrılıyor oluşum canımı yakıyor."
"Olsun," dedim daha fazla tutamadığım gözyaşlarımı serbest bırakırken. "Seni tanıdığım için bile çok şanslıyım, hele ki seninle aynı çatı altında iki yıl yaşamışken buna şükretmem gerekir. Seninle olamayabilirdim Yoongi, sesini duyamayabilirdim, kokunu alamayabilirdim ve bunların nasıl hissettirdiğini hiçbir zaman bilemeyebilirdim."
"Beni çok güzel seviyorsun Young, beni çok güzel seviyorsun."
"Güzel olan sensin Yoongi, benim sevgim sen güzel olduğun için güzel."
Daha fazla kelimelere ihtiyaç duymadık, sustuğumuz saatler boyunca aslında birbirimize çokça şey anlattık. Birbirimizi nasıl sevdiğimizi, ne olursa olsun hiç ayrılmayacağımızı... Beraber geçirdiğimiz iki yılda asla birbirimizi kırmadan sevdiğimiz için nasıl minnettar olduğumuzu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girift
FanficYastığımızda kalmış kokun, gülüşlerin sinmiş odamıza. Bakışların değmiş kalbime, öpüşlerin kalmış dudaklarımda. En çok da özlemin vurmuş beni.