Düzenlenmiş bölüm sizlerle beğenmeniz dileğiyle.
***Çocuğun üzerindeki Meriç...!Benim için kavga mı ediyor o?
"Meriç tamam yeter..bırak artık müdür gelecek! Lütfen..lütfen dur!"
Son yumruğu atıp ayağa kalktı. Titreyen vücudumu sakinleştirmek için derin nefesler aldım. Buğulu gözlerim yerde inleyerek yatan piçe döndü.
Yüzü kanlar içindeydi hayvan leşinin.
"Teşekkür ederim." Sesim fısıltı gibi çıkmıştı. Kolumdan tutup koridordan ve çocuktan uzaklaştırdı beni hızla. İnanın sert tutuşu umrumda değildi. Korku hala damarlarımda kol geziyordu. Ne işim var benim bu okulda? Nasıl bir yer burası?!
"Etme..sadece dikkatli ol! Burası o özel kolejler gibi değildir. Alkolünden uyuşturucusuna her şey kol gezer, herkese inanma!"
Bir şey dememe izin vermeden gitti. Arkasından bedeni kaybolana kadar baktım. Ne kadar tuhaf bir çocuk böyle!? Uzaydan falan mı indi acaba?Onun ardından şokumu atlatıp merdivenlere yöneldim ve yavaşça sınıfa çıktım. Merdivenlere söve söve, başımın ağrısına katlana katlana!
.....
Meriç geri kalan hiç bir derse girmedi. Şanslı bok! Keşke bizde kaçabilseydik! Ama dönem başı değildi, dersler başlamıştı. İmkansız gibiydi, gibi değil imkansız!
Okul çıkışı Elsa'yla yavaş yavaş eve gittik. İlk günümüzün özeti: bok!
"Nasıl bir yere düştük biz Elsa'm!"
"Bok çukuru misali bir yere düştük Anna, çıkışımız imkansız her yer boka banmış!" Yaptığı benzetmeye yüzümü ekşittim. Iğrenç arkadaşım benim!Bir centilmenlik yapıp Elsa'yı yolumun üzerinde ki evine bıraktım. Taksimetreyi de şekerle ödedi aşkım benim.
Anahtarı kapıya taktım. Sağa doğru çevirdiğimde açılmadı. Taktım, çıkardım tekrar taktım yine açılmadı. İttirmekten sokağa sıçacaktım yeminle! Benim cebeleşmelerimi duyan annem kapıyı açtı. Açınca kapıyla beraber eve girdim. Zaten popom zonkluyor harekette edince iyice mahvoldu. Galiba popom sizlere ömür."Hoş geldin kuzum."
Kaşlarımı çattım. "Hiç hoş gelmedim! Şu hırsız kilidini çözemeyen tek benim sanırım, görüyorsun demi mami? Hırsız olamayacak kadar yetenekliyim."
Gözlerini devirip yere fırlattığım montumu askılığa astı. "Okul nasıldı? Hiç tekin değil oralar, oldu mu sarkıntılık eden, kötü yol teklif eden, içki yudumlatmaya çalışan?"
Kendimi salona attım sıkıntıyla ama annemin dedikleriyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Yok böyle ana! Senaryolara bak sen.
"Yuh anne! Ne yazdın iki dakika ya, yok öyle bir şey. İyiydi normal, sıkıcı."
"İyi bari...Derin! Git üzerini değiştir o leş formalarla oturamazsın koltuklara!" Uzun bir of çektim ve serildiğim koltuktan oturduğum gibi kalktım.
Merdivenleri çıkarken arkamdan nerdeyse cırladı.
"Yemekte pırasa var ona göre! Hazırla kendini!" Ba ba ba sözlere ba!"Ya anne pırasa diye yemek mi olur ya. Nolur başka bir şey daha var de!" Diye yakındım, öyle bir yemek olamazdı. Tadı, kokusu bayıltacak derecedeydi! Kediye versem yemezdi gerçekten.
"Bilmem belki lazanya ama pırasadan yersen." Benle pazarlık yapma hatun! Hiç sevmem! Ama lazanya ya bayılırım!
"Senin kadar kızının midesini düşünmeyeni görmedim!"
"Derin terlik geliyor bak!" Dedi ayağında ki 38 numara terliğe kısa bir bakış atarken. Bakış kısa olabilir ama atış jet!
"Tamam kız kızma hemen hadi ben odamdayım."Annenin terlikleri kafa kırar. Bir kere kafam mor bir şekilde gezdiğini hatırlarım. Çatı katında ki odama giriş yaptığımda kendimi direk yatağıma attım. Yattığım yerden formayı yere fırlatıp annem tarafından yorganın altına saklanmış allı dallı taytım üzerine pembe tuniğimi giyip ugglarımıda ayağıma geçirdim. Saçımı tepede toplayıp makyajı sildim. Ve bunların hepsini yatarken yaptım. İşte yetenek!
Yerimden doğrulmaya üşenip ayak baş parmağımla telefonumu kavrayıp elime aldım. Müzik listemi açıp Pera Aşk biterden Adını sen koya kadar durmadan dinledim.
Adamlar işi biliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabuslarda Buluşuruz-1 #Wattys2017
JugendliteraturKaranlık, ürkütücü bir kabus. İçine işledikçe ölümü sevdiren. Kuytu köşelerde saklanmış aşkların ıssız esintileriyle süslenmiş korkunç bir kabus. Her yerden saran eller, koyu katranlar, sıcak bordo kanlar, sessiz odalar ve tüm bunlarla savaşan sessi...