Havalar iyice soğuduğundan dolayı giyinişime dikkat etmem gerekiyordu. Zaten yaram tam olarak iyileşmemişti. O yüzden bugün okula giderken atkımı ve kabanımı almayı unutmamıştım. Erica'ya bir saattir aşağıdan sesleniyordum. Bu kızın hazırlanması neden böyle uzun sürüyordu.
Sonunda Erica aşağıya indi ve okula gittik. Okula vardığımda içimde garip bir his oluştu. Önüme bakarak dolabıma doğru ilerledim. David ortalıkta gözükmüyordu. Doğrusu şaşırmıştım. David günü gününe okula gelirdi. Günü gününe mi? Ben nereden bilicem ki. Tabiki onu falan takip etmiyorum. Ayrıca Tom'la beraberken benim gözüm ondan başkasını görmüyordum ve ben ona çok aşıktım.
Ama artık farklıydı. Tom yoktu ve ben gizlediğim duygularımı yeni mi fark ediyordum? Düşüncelerimi bir kenara koyup kitaplarımı alıp derse gittim.
Okul bittiğinde yolda David'le karşılaştım. Hava kararmıştı. Onun olduğuna emin olamadım ama yine de seslendim.
"David!"
Arkasına döndüğünde onunda arkasından bir şey geldiğini gördüm ve çığlığı bastım. David yerde yatıyordu. Omzunda kanlar vardı. Koşarak yanına gittim ve ambulansı aradım. Hastahaneye gittiğimizde hemen yarasını sardılar. Onu bize götürdüm.
"Ailen?"
"Yoklar."
"Nasıl yani?"
"Şimdilik olmadıklarını bil. Belki sonra."
"Peki, iyi misin?" kalbim çok hızlı atıyordu. Şuanda David'in bizim evde olduğuna inanamıyordum. Neden bu kadar heyecan yaptığımı anlamıyordum.
"İyiyim, çok teşekkür borçluyum. Evini bana açtın. Gerek yoktu bunlara."
"Nasıl gerek yoktu? Seni tek başına bırakamazdım herhalde."
Bugün Erica eve gelmeyecekti. Arkadaşında ödevlerini yapacaklarmış. Erica benden 1 sınıf üstte olduğu için ödevleri beraber yapamıyoruz.
"Sen burda dinlen. Aç mısın?"
"Gerçekten çok açım."
"Hemen çorba yapıp getiriyorum." dedim ve battaniyeyi ona verdim ben ise mutfağa gittim.
Mutfakla salon birleşik olduğundan dolayı onu çok net bir şekilde görebiliyordum. Çorbayı yaptığımda ona götürdüm. O da çorbasını içti.
"Sen istersen yat zaten yoruldun." dedim. Ben bunları derken çok sesli bir şekilde gök gürledi. Belli ki dışarıda yağmur yağıyordu. Olduğum yerde sıçaradım.
"Noldu? Korktun mu?" diye sırıttı David.
"Evet... Küçüklüğümden beri gök gürlemesinden korkarım. Her şimşek çaktığında annemin yanına sokulurdum."
"Korkarsan yanıma gelebilirsin." diye pis pis sırıttı David.
Utancımdan yerin dibine girecektim.
"Y-yok canım. Korkmam artık. Büyüdüm zaten. Sanmıyorum korkacağımı."
"Peki sen bilirsin." dedi David gülümseyerek.
"Seni daha fazla rahatsız etmeyeyim ben." dedim ve odama çıktım.
Ama içimde kötü bir his vardı. Hala şimşek çakmasından korkuyordum ve bunu ona söyleyememiştim. Yağmur çok hızlı yağıyordu ve benim penceremden 'pıt pıt' diye sesler geliyordu. Ve aniden bir şimşek çaktı. Olduğum yerde sıçradım. İkinci şimşek çakışında hafif bir çığlık attım. Üçüncüde yerimden kalktım ve küçük adımlarla merdivenlerden indim. David uyuyordu. Bir bardak su içtikten sonra David'in olduğu yere gittim ve baş ucuna oturdum. Biraz onu izledim.
"Orda olduğunu biliyorum." dedi. Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
"Ş-şey--" David yattığı yerden kalkıp oturdu.
"Gelebilirsin. Beni de uyku tutmamıştı zaten." dedi. Bende onun yanına oturdum.
Biraz sohbet ettikten sonra benim gözlerim kapanmaya başlamıştı derken kafam David'in omzuna düşmüş ve uyuya kalmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİLİ ISIRIK
VampireO gece soluk soluğa koşuyordum ve arkamda gelen ayak sesleri içimi ürpertiyordu. Koşarken arkamdan kimin geldiğine bakmaya cesaret edemiyordum ki bunları düşünürken yere yapışmam bir oldu. İri ve kırmızı gözler...