"Benimle gelecek misin?" dedi David. Bu o kadar da kolay değildi.
"Yarın cenaze var David. Ne demek gelecek misin?"
"Biliyorum, zaten cenazeden hemen sonra çıkacağız yola. İlk dersini sana yolda vereceğim."
"Yarın annemle babamın cenazesi varken üstelik onlar şuan morgtayken bunları nasıl düşünebiliyorsun. Sen vampir olsan bile içinde azıcık insanlıktan kalma vicdan kalmadı mı?"
Bunları söylediğimde David biraz duraksadı. Böyle yapmasına bir anlam veremedim ama çok sinirlenmiştim.
"Bizimle gelmezsen senin için her şey zorlaşacak ve eğitimini almadan burada yaşayamazsın. Sadece biz yokuz. Vampir Akademisi'nden atılan vampirler de var. Bizleri akademiden atıldıktan sonra her zaman öldürmek istemişlerdir ve sen bu dünyada vampir olarak ne kadar güçlü olsan da diğer vampirlere göre zayıfsın. Onlar peşine düşeceklerdir. O yüzden elimizi çabuk tutmalıyız. Başına her an her şey gelebilir Jess. Eğer sana bir şey olursa kendimi affetmem."
"Tamam David, düşüneceğim. Ama hala seni affedemedim..."
----------
Cenazeye gelmiştik. Kendimi garip hissediyordum. Oradaki tüm insanlar annem ve babam için gelmişlerdi. Gelen herkes bana selam verip geçiyordu. Çok bunalmıştım artık bana acıyarak bakan gözlerden. Ashley'e bunaldığımı ve biraz nefes almak istediğimi söyledim. Cenaze alanından uzaklaştım.
Kendi kendime düşünüyordum. Koca ormanlık alanda tek başımaydım. David'in söyledikleri aklımdan çıkmıyordu.
Vampir.
Ben gerçekten vampir miyim? Her şey şaka gibi... Beni ısıran kimdi ve bunu neden yaptı? Artık sorularıma bir cevap bulamamaktan sinirlerim alt üst oluyordu.
Hafif bir ses duydum ama aldırmadım. Ses giderek yaklaştığında içimdeki korku büyüdü. Hızlı adımlarla cenazenin olduğu bölgeye yürümeye başladım. Ses gittikçe yaklaşıyordu. Kalbimin atışını duyuyordum ve arkamı döndüğümde kırmızı gözlü iki kişiyle karşılaştım.
Birisi kız biri erkekti. Kız bana çok sinsi bakıyordu. Bana yaklaştı.
"Vay vaay! Yeni vampir bu olsa gerek. Baksana şuna çok tırsak. Ha ha! Seni bir güzel parçalara ayıracağım."
Neler olduğunu hiç anlamaya vaktim yoktu. Ne yapacağımı bilmiyordum. David'in bahsettikleri vampirler bunlar olsa gerek. Ah şu inadım! Keşke dinleseydim David'i. Keşke biraz daha erken davransaydım bu konuda.
Erkek olan kızı geri çekti ve o daha da yakınıma girdi. Bense hiçbir şey yapmadan öylece kalakalmıştım.
"O benimdir. Bu bebeği sana bırakacağımı sandın Victoria. Çok yanılıyorsun."
Üstüme doğru geldiğinde nihayet bir adım geri atabilmiştim. Elini yüzüme doğru getirdiğinde elinden tutup elini ters çevirdim ve sırtını bana doğru döndüğünde sırtına güçlü bir tekme attım. Ona baktığımda 100 metre ileriye fırlamıştı ve benim ağzım açık kalmıştı.
Kız onu görünce bana daha da sinirlendi ve boynumdan tutup beni ağaca yapıştırdı. Ağaç kovuğuna yapışınca sırtımda şiddetli bir acı hissettim ve bu acıdan daha kuvvetli acı ise boyunumu sıkan kızdan geliyordu.
Nefes alamıyordum. İçimden birinin beni gelip kurtarmasını diliyordum. Artık öleceğimi sandığımda biri kızı üstümden alıp 20 metre yukarıya fırlattı. Bense öksürüyordum. Beni kurtaran kişinin David olduğunu gördüm. Diğer vampirlere baktığımda etrafta David'ten başka kimsenin olmadığını fark ettim. İçim rahatlamıştı.
David hızlıca beni kucağına aldı ve hızlıca koşmaya başladı. Ama cenazeye gitmiyorduk. Nereye gittiğimizi bilmiyordum ve soramadan bayılmıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/15647908-288-k751321.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİLİ ISIRIK
VampireO gece soluk soluğa koşuyordum ve arkamda gelen ayak sesleri içimi ürpertiyordu. Koşarken arkamdan kimin geldiğine bakmaya cesaret edemiyordum ki bunları düşünürken yere yapışmam bir oldu. İri ve kırmızı gözler...