05

432 96 25
                                    


"Bayan Son! Bayan Son!"

Elimi yanağıma değdirdiğimde parmak uçlarımın ıslanmasıyla ağladığımı fark ettim. Daha da kötüsü Bayan Son'un yatağı boştu. "Bayan Son!"

"Sessiz ol, komşuları uyandıracaksın."

Arkamı döndüğümde, zayıf ve çökük omuzlarına yeşil bir tülbent atmış olan Bayan Son elindeki ilaç paketini avcuma bıraktı. "O sanırım ilacını almayı unutmuş." Gerekmedikçe Chaeyoung'ın adını dahi ağzına almazdı. "O hasta mı?" Gürültülü bir şekilde burnumu çektiğimde kafasını sallıyor. "Epilepsi hastası. Kriz geçirdiği zaman ona müdahele etmemeli, sadece kafasını dizlerine alarak krizi atlatmasını beklemelisin. O esnada ne yaparsan yap ona fayda etmez çünkü beyni kendini kapatıyor. Krizi atlattıktan sonra ona bu ilacı verir misin? Onu o halde görüp geçmişime dönmek istemiyorum."

Şok dalgası tüm vücuduma yayılırken beni omuzlarından koridora ittirdi ve odasının kapısını arkamdan kapattı.

Karanlık koridorun duvarlarındaki gül desenleri hâla zehirli sarmaşıkları andırıyordu.

Odasına girdim.

Gözleri yarı açık, aralanmış ağzından süzülen salyalar yastığına damlarken o kendinde değil gibiydi. Bir cesede benziyordu. Bir an gerçekten öldüğünü düşündüm ve kalbim tekledi.

Fakat göğsü hâla inip kalkıyordu. O hâla nefes alıyor.

Yanına gittim. Terden ıslanmış kısa saçlarını alnından çektim. Ne diyeceğimi bilemediğim için sadece saçlarını okşadım. Kelimelerle anlatamadıklarımı dokunuşlarımla hissettirmeye çalıştım.

Daha sonra iyice sakinleşti. İlacını vermek istedim fakat rahatsız olsun istemiyordum. O yüzden mayışıp uyumasına izin verdim. Onu yalnız bırakıp duvar kağıtları gül desenli koridora geri döndüm.

Nefes aldım, hâla uyanık olan yoyonun parlak siyah gözlerine baktım, nefes verdim. Bayan Son'un odasının kapısını açtım.

Uyuyor olmasını bekliyordum fakat o uyanıktı. Karanlık odasında pencerenin kenarındaki sandalyesine oturmuş, perdelerin ardından sızan turuncu sokak lambaları eşliğinde elindeki kitabı inceliyordu.

Bir hadsizlik yapıp yanına gittim fakat o bana kızmadı. Elinde incelediği şey bir fotoğraf albümüydü. Küçük bir kızın fotoğrafları vardı. Chaeyoung'ın fotoğrafları...

"Onu bu yüzden sevemedim." Dedi gözleri uzaklarda bir noktaya takılırken. "Biliyorum, onun suçu değildi fakat ben sevemedim. Her kriz geçirdiğinde onunla beraber ben de bitiyordum. Ve büyüdüğü zaman işler daha da tuhaflaştı."

Sustu. Ondan sonra söylediği tek şey  'artık odana gidebilirsin.' oldu.

silahlar eller içindir » michaeng ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin