"İnsanlar ölmek istemezler."Elimdeki toz bezini arka cebime sıkıştırıp Bayan Son'a dönüyorum, "Bunun anlamı nedir?"
Etrafı çizgi kırışıklarla ince ince dokunmuş olan güzel kadın buğulu bakışlarını bana çevirdi. Bu bakışı bilirdim, ne zaman bir şeyden etkilense veyahut çok hoşuna gitse bakışarı böyle mayhoş olurdu. "Bu," diyor elindeki okumakta olduğu kitabı havaya kaldırarak, "Bu romanda okuduğum bir satırda geçiyor. Çok hoşuma gittiği için seninle paylaşmak istedim."
"Teşekkürler, onure oldum." Sehpanın üzerindeki birkaç kitabı ait oldukları raflara yerleştiriyorum. "Sanırım bugünlük işim bitti, arzu ederseniz Yoyo'yu yürüyüşe çıkarabilirim, bugün hava gâyet güzel."
"Olabilir, Yoyo'da zaten çok sıkılmıştır, günlerdir evde."
'Gezintiye çıkma' fikri fazlasıyla hoşuna gitmiş olacak ki salondaki sarı goldenın kuyruğu yüz seksen derece dönmeye başlıyor. Gülüyorum, eğilip başını okşuyor ve gözleri ile ıslak burnunun arasında kalan yumuşak kısma kuru bir öpücük konduruyorum. Hayvanlarda sevilmeyi sever.
Bayan Son'a veda ettikten sonra yaşlı köpekle beraber günlerdir yağan yağmurdan müzadarip, olabildiğince nemli ve çamurlu ayak izleri taşıyan, pembe-gri taşlı beton kaldırımlarda yürüyoruz. Bugün hava öyle güzel ki... Tepede hüzünlü ve sapsarı bir güneş var fakat hava sıcaklığını bize ulaştıramayacak kadar serin. İnce bir meltem saçlarımın arasından ensemi okşarken dalları yeni yeni kurumaya başlamış ağaçların koyu yeşil yaprakları arasında, o ışıltılı gölgeler içinde atan bir nabız gibi dans eden bülbüllere kayıyor gözüm.
Bugün hava gerçekten çok güzel. Yaz sıcağından nefret ederdim fakat ekim güneşine aşığımdır. Bu güneş bana ülkeyi terk etmek zorunda kalan yaz mevsiminin hüznünü iliklerime kadar hissettirir. Bu hüzün çocuğunu yatılı okula bırakmak zorunda kalan bir annenin özlem dolu iç çekmelerine benzer. Sadece bir gün durun ve ekim güneşinin sıcaklığını teninizde hissedin. –bu sonbahar güneşide olabilir– Kaçmak yerine sonbahar ışınlarının cildinizi arındırmasına müsade edin. O zaman demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Uzun yıllar Son ailesi ile yaşamış olan Yoyo çocuk parkının yeşil çimenlerini koklamaya başladı. Bir köpeğe göre gerçekten fazla yaşlıydı. (Tahminen 12 ya da 14 yaşında.) Bu kadar uzun bir süre yaşaması cidden mucize ya da ona benzer bir şey. Banklardan birisine oturup çimenlerdeki Yoyo ve kum havuzunda oynayan iki çocuğu seyre daldım.
Sakin, sessiz ve huzurlu bir an. Böyle sakin ve sessiz zamanlarda hep hayatımın gidişatını düşünürüm. Kendime sorduğum soru Tanrım, nereden geliyorum, yürüdüğüm yol nereye gidiyor? olur. Öte yandan cevap çoğu zaman kalıplaşmıştır: Ben Myoui Mina, Japonya'da iki sene gastronomi okuduktan sonra Güney Kore'de eskiden ünlü bir tv starı olan fakat artık yalnızlıktan ve yaşlılıktan çöküşe geçmiş bir kadına bir yıldır hizmet ediyorum. Yanında çalıştığım kadının kocası iki sene önce vefat ettikten sonra bazı psikolojik sorunları aksetmiş ve bu noktadan sonra özel bakım gerekli hâle gelmiş. Gizemli Chaeyoung adındaki kızının gazeteye bıraktığı ilanla şuan Yoyo ve Bayan Son ile beraberim.
Bundan sonrası birtakım içsel hesaplaşmalar bazen de kendimle yaptığım dedikodular. Bazen durgun hayatımı sorgular bazen de Bayan Son'un gizemli kızı Chaeyoung hakkında düşünürüm. Kim olduğunu düşünürüm ya da ne iş yaptığını.. en son geldiğinde –ki dört ay öncesinde olmuştu bu– biraz cesaret edip kendisiyle iki kelâm etmiştim. O kısa sohbette minik bir plak şirketinde çalıştığını öğrenmiştim fakat ne kadar doğruydu bilemiyordum.
İnsanlar anlatmak istemezler, bazı şeyleri. Çoğu zaman sırları olur bunlar. Anlattıkça hazımsızlık yaratan şeyler.
Bayan Son'un da belkide yaşadığı şey tam olarak buydu. Chaeyoung'tan bahsetmek onun için sanrılı bir karın ağrısıydı belki de. Yine de sahip olduğu tek çocuğuyla arasında ne olduğunu bilmek isterdim. Onların ailevi problemlerine girmekten, Chaeyoung'ın adı geçtiğinde Bayan Son'un yüzünün aldığı ifadeden korkardım fakat yine de bilmek isterdim.
Merak insanın korkularını törpüleyen en büyük etkendir, bilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
silahlar eller içindir » michaeng ✓
Fanfiction'Parmakları ince ve zarif, el ayası fazlasıyla minik ve kısa tırnakları doğal bir pembelikle tüm ince görüntüyü tamamlıyor. Onun pütürsüz ve küçük ellerini incelerken gözüm koyu yeşil damarları zayıflıktan ortaya çıkmış çarpık parmaklarla bağlantılı...