1.0 [✓]

620 93 107
                                    

"Benden kaçamayacaksın Myoui. "

Koşmaktan çoraplarım yırtılmış ve her bir yırtıktan içeriye dal ve toz parçacıkları girerek tenime temas ediyordu. Ayağımda ayakkabılarım yoktu, evden koşar adım çıkarken onları almak aklımdan tamamen çıkmıştı çünkü canımın derdine düşmüştüm.

Chaeyoung hâla peşimdeydi.

Kokumu alıyor ve her adım attığımda çatırdayan dalların seslerini duyabiliyordu. O izimi sürüyordu, emindim.

Ciğerlerim şişmeye başladığı anda durup dinlenmekten başka çarem yoktu. Dalağıma şiş batırıyorlar gibi hissediyordum ve ah, üzerine Bayan Son'un kanları sıçramış olan gömleğim tenime yapışmıştı, kaşındırıyordu.

Elimi sağımda duran yaşlı meşe ağacının kalın gövdesine yasladım. Evin biraz aşağısında olan ormanın içine dalmıştım salak gibi. Çünkü paniklemiştim, çünkü peşimde baltayla beni takip eden bir psikopat vardı. Otobana çıkmak aklımın ucuna dahi gelmemişti.

Telefonumu bir daha asla yanımdan ayırmayacağım. Ben burada ecel terleri döküyorken telefonum odamdaki aynalı çekmecenin içinde uyuyordu. Kaçarken onu almaya çalışsaydım mutlaka köşeye sıkışır ve öldürülürdüm.

Solumdan gelen hışırtıyla irkildim ve o yöne döndüm. "Chaeyoung lütfen yapma." Kendimi savunmak için yerden büyükçe bir taş almıştım. Ne zavallıca.

Hışırtılar yükselmeye başladığında elimdeki taşı sıkmaya başlamıştım. "Chaeyoung lütfen, tanrım... Hayır." Ağlamaya başlamıştım. "Konuşabiliriz... Seni dinlerim, lütfen yapma.."

Etrafımı sarıp sarmalayan meşe ağaçları bir hapishanenin parmaklıklarını anımsatmaya başlamıştı. Karşımda ki çalılıktaki bir çift parlak göz gördüm. Sırtım meşe ağaçlarından birinin gövdesine çarpmıştı.

"Korkma Myoui. Canını yakmayacağım."

"Ama canımı yakıyorsun. "

"Daha başlamadım bile?"

Üzerini örten karanlıktan sıyrıldı. Bu sabah platine boyadığı kısa saçlarının rengi kandan gözükmüyordu bile. Yüzünün yarısında büyükçe bir tırnak izi vardı. Bayan Son'un üzerine baltayla atladığı anda tırnak darbesi yemiş olmalıydı.

Bana doğru bir adım attığında elimdeki taşı havaya kaldırdım. "Sakın." Gülümsedi ve baltasını omzuna attı. "Sakinleş biraz. Sadece öleceksin."

"Sen kafayı yemişsin. Chaeyoung ben sana hiçbir şey yapmadım."

"Beni sevdin Mina. Beni sevmemeliydin. Ben sevilesi bir varlık değilim, kimse beni bu zamana kadar sevmedi, sen de sevmemeliydin."

Omzuma aniden saplanan acıyla göz bebeklerim boşluğa yuvarlandı ve yere düştüm. "Özür dilerim Mina." Baltasını omzumdan çekti ve yanıma diz çöktü.

"Bugün hava çok güzel değil mi? Benim gibi birçok vahşi hayvan dışarıya çıkmış av arıyordur. Merak etme, cesedinin kurtlar ve leş kargaları tarafından yenmesine izin vermeyeceğim. Sen güzel bir mezarı hak ediyorsun."

Kanlı parmak uçlarıyla saçlarımı okşadı. "Özür dilerim Mina. Kimseyi sevemeyeceğim gibi kimsenin beni sevmesine de izin veremem. Çünkü sevgi güçsüzlüktür, zayıflıktır. Fakat nefret kuvveti besler. Nefret etmeye ve nefret ettiklerimi öldürmeye devam edeceğim."

Eğildi ve dudağıma bir öpücük kondurdu. "Daha fazla acı çekmene izin vermeyeceğim." Belinden bir silah çıkardı, kilidini açtı ve şakağıma yasladı.

Daha sonra tetiğe bastı. O güzel elleriyle.







yazara sövmeme challenge

silahlar eller içindir » michaeng ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin