Büyük Felaket

403 30 9
                                    

Evimin olduğu Sokağa saptığımda gözlerime inanamadım. Evimizin önünde Polis Arabaları vardı. Çok kalabalıktı. Komşular Camdan merakla bakıyorlardı. Hemen koşarak Evin önüne gittim. Polis Adama gittim ve neden burda olduklarını sordum. "Orta Kattaki Eve Hırsız girmiş, ve malesef O evde yaşayan Aileye saldırmış" dediği anda gözlerim Kapandi ve kendimi yerde buldum.

Hastanede kendime geldiğimde kolumda takılı olan Serumu çıkardım ve Danışmaya koşdum. Ailemin, Annemin, babamin, ve kardeşlerimin durumunu sordum. Ve yine Hayal Kırıklığına uğradım. "Kimlikleri tespit etmek için sizi zaten Morga alıcaktık"dediğinde dünyam karardı. Öksüz kaldım. Herşeyimi kaybettim. Ve en kötüsü beni teselli edicek hiçkimsem yoktu. Başhekim beni Morga getirdiğinde sağdan sola sallanıyordum. Ayakda durmaya gücüm yetmiyordu. "Kızım iyi görünmüyorsun istersen biraz dinlen"dediğinde kaşlarımı kaldırıp "Hayır, simdi görmek istiyorum"dedim. Bana "Sen güclü bir kıza benziyorsun, bununda üstesinden gelirsin"dedi ve Morgun kapısını açtı. Ilk olarak Babamı çıkardı. Evinizin direğini. Inşaatlardan gelince yakınırdı Ellerinin ağrısından. Biz fark edincede yalandan geçmiş gibi yapardı. Ah o gül kokulu Elleri, şimdi hiçbirşey his edemiyor. Babamı silahla göğsünden vurmuş Hırsızın biri. Aslında Annemi korumak için silahın önüne atmış babam kendini. Işte onların aşkı gerçek aşktı. Babam Annem için "Ben Onu allah rızası için sevdim, Ve Anneniz beni bundan hiç pişman etmedi"derdi. Düşünürken Göz yaşlarıma hakimvolamıyordum. Ağlıyordum. Sonra 3 yaşında olan Muhammedimi çıkardı Doktor. O kadar masumdu ki O. Bembeyaz. Melek gibi uyuyordu sanki. Peşinden 10 Yaşında olan Zeynebimi çıkardılar. Onu gördüğümde hıçkırarak ağlamaya başladım. Boğazında boğma izleri duruyordu. O şerefsizler Kardeşimi, güzel zeynebimi boğarak öldürmüşlerdi. Okadar Ağlıyordum ki bir an kendimi yerde buldum. O soğuk yerde. "Devam etmemizi istermisiniz"diye sordu Doktor, bunun üzerine " Zor olduğunu biliyorum, Rabbim sabr versin" dedi. "Annemi görmek istiyorum" dedim. Ve annemi çıkardı.  Mis Kokulu annemi. Beyaz tenlı, el gözlü Annemi. Anne derken çiğerim yanıyordu. Sanki biri Kalbime bir Ok soktu ve ben ağrısından çırpınıyordum. "Tamam yeter dayanamicam"diyerek dışarıya koşdum. Aslnda nereye gittiğimide bilmiyordum. Mervdivenleri hızla indim ve Önümde bir Kadına çarptım. Kadın yaşlı biriydi. Yüzünü göremiyordum çünkü çarşaflıydı kendisi. Ama Gözleri bana öyle bir bakıyordu ki orda öylece durakladım. "Kızım sen iyimisin"diye sordu bana. "B-been şey .." cümlemi tamamlayamadan kaçtım. Nereye gidiceğimi bilmiyordum. Akraba yada Aile dostumuz yoktu. Tanıdık kimsenin yanına gitmek istemiyordum. Meraklı gözlerden, soru soran Insanlardan uzak bir yere gitmek istiyordum. Koşarak ilerliyordum ki kendimi yine O caminin önünde buldum.

Hafızın Cennet'e girişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin