Kimisi tanrılar tarafından bahşedilmiş, kimisi ise öğretiler ile keşfedilmiş önem arz eden eşyalardır. Walanda 6 adet kutsal eşya vardır.
1- Yıkılmışların kılıcı: Su ejderinin gazabına uğrayan ve yurtlarını kaybeden halkların umudu haline gelen bu efsanevi kılıç, farklı kültürlerde farklı adlarla anılmaktadır. Kimi onu "Yıkılmışların Kılıcı" olarak bilir, çünkü bu silah, ejderhanın yıkımından sağ çıkanların intikamını ve umudunu temsil eder. Kimi ise ona "Kutsal Kılıç" der, çünkü onun kutsallığı yalnızca kılıcın gücünden değil, uğruna edilen dualar, dökülen terler ve verilen fedakârlıklardan gelir.
Bu kılıç sıradan bir silah değildir; o, sahibini kendi iradesiyle seçen nadir silahlardan biridir. Ruhunda kötülük, hırs ve karanlık taşıyan birinin ona dokunması bile mümkün değildir. Kötü niyetli bir kişi onu kavradığında, kılıç anında parlayarak yakıcı bir alevle o kişinin elini kül eder. Ancak saf bir yürekle, adalet ve iyilik uğruna savaşan biri tarafından tutulduğunda, kılıç ruhuyla bütünleşir ve sahibine büyük bir güç bahşeder.
Bu olağanüstü silahın dövülmesi, üç büyük ırkın iş birliğiyle gerçekleşmiştir. Cüceler, demirciliğin en büyük ustaları olarak, kılıcın yapısında eşi benzeri olmayan bir metal kullanmıştır. Efsaneye göre, bu metal, su ejderinin ilk saldırısında eriyen dağların derinliklerinde keşfedilmiş, ancak yalnızca dağın öfkesine dayanabilecek kadar güçlü demirciler tarafından işlenebilmiştir. Dövme işlemi sırasında, her çekiç darbesinde kılıca savaşçıların öfkesi ve kaybettikleri toprakların hatıraları işlenmiştir.
Ancak bu, kılıcın gücünü kazanması için yeterli değildi. Elf büyücüleri, ona kadim büyülerle ruh bahşetmiş, onun bir silah olmanın ötesinde, düşünen ve karar veren bir varlık haline gelmesini sağlamışlardı. Büyüler, kılıcın sadece iyilik ve adalet için kullanılmasını garantiliyor, onu taşıyanın iradesini test ederek sadece hak eden kişiyi seçmesine olanak tanıyordu.
Son olarak insanlar, kılıcı kutsamak için büyük bir ritüel düzenlediler. Kılıç, gökyüzünün en parlak olduğu gecede, tanrılara adanan Ayperion tapınağında sunulmuş, ona adaklar adanmış ve onun bir lanet değil, bir umut sembolü olması için dualar edilmiştir. Ritüelin sonunda, kılıç, göğe yükselen bir ışık huzmesiyle parlamış ve onun, Yıkılmış Krallığın lideri Ammon'a teslim edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Ammon, krallığı yok edilen, halkı darmadağın olan, ancak umudunu asla kaybetmeyen bir liderdi. Kılıç ona verildiğinde, o andan itibaren halkının intikamını almak ve ejderhanın zalimliğine son vermek için yemin etti. Efsaneye göre, Ammon, bu kılıçla su ejderiyle son bir savaşa tutuşmuş ve kılıcın tüm gücünü açığa çıkararak yaratığı ölümcül şekilde yaralamayı başarmıştır. Ancak, savaşın sonucunun ne olduğu hâlâ bilinmemektedir; bazıları Ammon'un kılıçla birlikte ejderhayı yerin derinliklerine mühürlediğini, bazıları ise savaş sırasında ikisinin de yok olduğunu anlatır.
Bugün, Yıkılmışların Kılıcı'nın nerede olduğu bilinmemektedir. Kimi efsaneler, onun krallığını kaybetmiş bir savaşçı tarafından aranmakta olduğunu söyler, kimi ise kılıcın, tekrar bir ejderha tehdidi belirdiğinde, hak eden yeni bir savaşçıyı seçeceğine inanır. Ancak bir şey kesindir: Kılıç, adalet için savaşacak saf bir yüreği beklemektedir.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
