HİSLERİN KEŞFİ

1.3K 19 3
                                    

Günlerden bir Cuma akşamı Canan’la birlikte şehrimizin gözde kafelerinden birinde kahve içerken, Canan’ın üniversite sonuçları açıklanmıştı. Tabi her zaman ki gibi sistem çökmüştü. İkimiz de telefonlarımızdan deli gibi sisteme girmeye çalışıyorduk belki de ben Canan’dan daha çok merak ediyordum, onun nereyi kazandığını. O endişeleniyordu ama ben emindim onun kazanacağından çünkü hem puanı iyiydi hemde benim ona olan inancım tamdı. Aradan 20 dakika geçtikten sonra ben sisteme girmeyi başarmış ve Canan’ın sonucunu görmüştüm. Ona olan inancımı boşa çıkarmamıştı. Hem kendi hayalini hemde benim en büyük hayalimi gerçekleştirmişti Canan. Aynı üniversiteyi kazanmıştı benimle. Ben artık 2.sınıftım oysa benimle aynı bölümü okuyan 1. Sınıf öğrencisi... O an belki de ben Canan’dan daha mutluydum ama ona hiç bişey belli etmemiştim ki etseydim bile fark etmezdi  çünkü deli gibi sisteme girmeye çalışıyordu. Bir kaç kez Canan dememe rağmen beni duymamıştı. Son deyişim de biraz irkilerek;

“Efendim Can” diye cevap verdi. Telefonumu önüne bıraktım. Sonucu görünce ellerini yüzüne kapadı. O an onun ne kadar mutlu olduğunu gözlerinden okumuştum. Sonra gözleri dolmuştu hafiften ama belli etmedi bana. Onu ilk tebrik eden bendim bu da hem benim için hemde onun için ayrı bi mutluluktu. Ayağa kalktı ve mutluluktan hemen boynuma sarıldı ;

“Can bunu hemen evdekileri haber vermeliyim!”

“Eee kızım ne duruyorsun arasana hadiiii.”

“Hayır, hayır yüzlerinde ki ifadeyi görmek istiyorum.”

“Hadi gel o zaman evine götüreyim hemen seni.” Dedim ve hesabı ödemek için kasaya doğru gittiğimde Canan kolumdan tutarak;

“Can bugünlük benden olsun üniversiteyi kazanmam şerefine.” Dedi mutlu bir ses tonuyla. Hiç adetim değildir ama kırmak istemedim onu “Tamam hadi öyle olsun.” Dedim. Canan kasaya gittiğinde;

“Merhabalar, 18 numaranın hesabı ne kadar ?” diye sordu. O hesabı öderken ben bir kaç metre geriden onu izliyordum ve kasada ki görevliyle konuşmalarını duyuyordum. Kasa da ki görevlinin Canan’a bakışları normal bir hesap ödeyen kıza bakışlarından daha keskin ve daha rahatsız ediciydi. Canan soruyu sorduğunda ise bi kaç dakika Canan’a öylece bakakaldı ve bense yavaş yavaş gerilmeye başlamıştım. Ben tam Canan’a seslenecekken kasa da ki çocuk;

“9 Lira güzel bayan” dedi etkileyici bir ses tonuyla. Sanki lavuk bana “Gel abi benim ağzımı burnumu kır” diyordu. İleriye doğru bir adım attığımda Canan çocuğa hiç bakmadan 10 lira uzattı.

Çocuk yine o bakışlarla Canan’a baktı. Para üzerini vermeden Canan’a bir kağıt uzatarak;

“Buraya da isim, soyisim ve cep telefonu numarası alabilir miyim ?” dedi gülümseyerek. Canan hiç ses çıkarmadan arkasını dönerek yanıma doğru yöneldi. Kasada ki çocukta ayağa kalkarak Canan’ın peşinden yürürken;

“Hanfendi bakar mısınız beni yanlış anl.....” derken ben boş dururmuyum girdim araya burnuna indirdiğim gibi kafayı o bembeyaz gömleğini kana buladım. Öylece yerde burnunu tutarken ben ikinci bi hamle yaptım ama Canan’ın benim önüme geçip “Dur Can lütfen yapma sakin ol bişey yok” demesi ve diğer çalışanların araya girmesiyle biraz sakinleştim. Canan’ın beni kolumdan tutup hadi gidelim demesiyle dışarıya doğru yöneldik ama ben hala çocuğun üzerine gitmek istiyordum. O an farkında olmadan çocuğa “Bu iş burda bitmedi benim sevdiğime böyle asılıp bu kadar kolay kurtulamazsın.” Demişim. Sonradan Canan’ın bana bir bakışı vardı ki onu anlatmam da kelimeler kifayetsiz kalır. Bir kaç dakika sonra söylediklerimin farkına vardım ve ne söylediğimden bende utanmıştım ama o anlıktı cidden farkında değildim. Kafenin hemen dışında Canan;

Aşkın tanımıydı belki de; "Canan"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin