Mavi
-
Jungkook ağır adımlarla Jimin'in kaldığı odaya giriş yaptı. Saat gecenin bir vaktiydi ve üç gündür geçmişi düşünmekten delirmişti artık. Yatakta öylece uzanan sevgilisine yürüdü usulca ve yatağın köşesine oturdu. Onu çok özlemişti. Diyecek, ona da hatırlatacak çok şeyi vardı."Mektubu okuduğumda delirmiştim."
Jimin tavandaki bakışlarını ona çevirdi.
"Ne yapacağımı bilmiyordum. Hep bir çözüm bulmalıyım diye düşünüp duruyordum. Seni odada, o çökmüş halinle görünce maaf oldum Jimin. Canını acıtmasına rağmen yine ben güleyim diye uğraştın. Ama ben seni hep üzdüm."
"... Bu doğru değil."
"Doğru değilse niye geç cevapladın?"
"Pek konuşasım yok. Uykum var."
"Benimde..."
İkili bir süre sessiz kaldı. Arada böyle garipleşmek hoştu içten içe.
"Beni ameliyat olmaya ikna etmeye çalışman çok komikti. Bana unicorn almak gibi tuhaf vaadlerin vardı."
Gülümsedi uzun olan. Biraz coşmuş olabilirdi ama o vaadin sonu çok güzeldi.
"Hayatımın en kötü on sekiz saatiydi."
Jungkook'un göz yaşı eline damlayınca bakışlarını sevdiği adama çevirdi. Çok şey yaşamış, beraber bir çok şeyin üstesinden gelmişlerdi.
"Eğer oradan ölü çıksaydın, ne yapardım bilemiyorum Jimin. Kendimi asla affetmezdim. Asla..."
Jimin doğrulup Jungkook'a doğru kaydı. O gün onun içinde zordu. Jungkook'u öyle yıkılmış görmek onun için hiç kolay değildi. Eh kendini toparlaması da uzun sürmüştü ama bu önemsiz bir detaydı.
Jimin gözlerini açtığında yoğun ışık hüzmesi birden gözlerini yaktı. Etrafına şöyle bir bakındığında, sevdiği adamın hevesle, camın öbür tarafında beklediğini gördü. Neler olduğunu zar zor hatırlayıp yorgun bir gülümseme sundu. Jungkook mutluluktan ağlıyor ve "Uyandı!" diye bağırıp tepinmemek için zor duruyordu. Hemen doktoru çağırdı. Muane eden adam çıkışta gayet iyi olduğunu, bir saat sonrasında içeriye girebileceğini söyledi. Tanrım, bugün onun en mutlu günü değilde neydi?
Bir saatin sonunda Jungkook baştan aşağı sterilize olarak içeri girdi. Solmuş dudaklarına, bembeyaz hasta tenine, çökmüş gözlerine baktı sevdiğinin büyük bir hüzünle. Keşke önceden fark etseydi. Keşke çok daha önce sevseydi onu.
Sandalyeye oturup Jimin'in serumlu elini sıkı sıkıya kavradı. Jimin ise elini ondan kurtarıp zorlukla kolunu kaldırdı. Jungkook'un yanağını çok yumuşakça okşadı. Sevgisinde boğulan adam ise, süresi dolana kadar, onun başında ağladı.
"Cidden... Asla ama asla tekrar yaşamak istemeyeceğim bir gün."
Jimin, uzun olanın omzuna uzunca bir öpücük bıraktı. Kızgın falan değildi. Sadece aşkına sarılıp uyumak istiyordu. Jungkook'ta bu düşüncede olacak ki, başını çevirip özleminden tabiri caizse geberdiği dudaklara yapıştı. Sonrasında onu yataktan kaldırdı. Bir yabancının evinde uyumayacaklardı tabiki de.
"Evimize gidelim. Güzelce uyuyalım. Sonra bolca aşk yapalım. Sonra Siyam'ın gönlünü al. Oda özledi seni."
Durduk yere kediyi araya sıkıştırması Jimin'i güldürmüştü. Sıkıca sevgilisine sarıldı.
"Seni seviyorum. İyi sevmişim seni. İyiki varsın."
Jungkook'un sarılışı sıklaşırken hayatının boynuna bir öpücük bıraktı.
"Hadi gidelim."
_____
Yo yo bir hikaye daha bitti.
Pose fici yayımda kulunuz köleniz olayım sevin onu da oy verin
Seviyorum sizi
Çok hoş kalın

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pourri°
De TodoPark Jimin ve Jeon Jungkook birbirlerinden asla kopamazlardı. Ama kavga etmeden de duramazlardı. Temmuz 21 #ships 1!