21

1.5K 98 99
                                    

Shou amcanın tüm bu sarsıcı şeyleri anlatmasının ardından sadece bir saat geçmişti. Hatırlayınca bile sertçe yutkunup iliklerime kadar korkmamı sağlayan, ciğerlerimi sıklaştıran ve kalbimdeki acının büyümesini sağlayan şeylerdi bu söyledikleri.

Neler olduğunu bilmiyordum, sadece anneme ve Shou amcaya uyuyor ve hangi seçenek beni Sasuke'ye götürecekse ona daha yakın durmaya çalışıyordum. Doğru düşünemiyordum, bunun bana verebileceği zararları gözüm görüyor ama aklım reddediyordu.

Biliyordum, Shou amca buraya bizi almak için gelmişti. O gelmemişti ve hala bize binlerce kilometre uzaktaydı. Artık önemli değildi, annem Shou amcanın bu konuşmalarına kayıtsız kalmamış ve teklifini kabul etmişti. Önce Naruto'nun ailesine haber vermişti, sonrasında ise doğrudan iş yerine haber verdi ve yanımızda götüreceğimiz eşyalarla ilgilendi.

Gidiyorduk. Birkaç saat sonra uçağımız vardı ve onun yanına uçacaktık.

Tahammülsüzdüm artık. Ona kavuşabileceğim birkaç saat vardı önümde, bunu biliyordum ama içim içimi yiyordu. Ellerim son birkaç haftadır olduğu gibi soğuktu, neredeyse kış aylarına girecektik ama evde olmama rağmen ellerim ve bacaklarım donuyordu. Bazı anlarda başımın dönmesiyle yere çakıldığım bile oluyordu. Bu içimdeki çocuk yüzünden mi yoksa doğru düzgün beslenmememden dolayı mıydı bilmiyordum. Belki de sadece çaresizliğimin tetiklemesiydi.

Valizimi koyduğum yatağa oturdum ve tam karşımda duran aynaya baktım. Yeşil kazağımı ve beyaz pantolonumu giymiştim, saçlarım kısaydı ve yüzüm olduğundan daha da soluktu. Biraz canlı renkler beni açar sanmıştım ama soluk yüzümü daha da ortaya sermişti. Kendimi bu derece yıkık bir şekilde görmek bile toparlanma isteğimi kabartmıyordu.

Oturduğum yatakta kendimi arkaya atarak uzandım ve ellerimi karnımda birleştirip tavana baktım.

Onu görecek olmak, tekrar ona dokunabilecek olmak bile ağlamak istememe sebep oluyordu. Giderken söylediği sözlerin ağırlığını bugüne kadar taşıyamamış ve gece gündüz düşünmüştüm. Benimle birlikte olmanın bir önemi olmadığını söylemişti. Ardından ona tokat attığımda şoka girmiş ve özür dileyerek buradan gitmişti. Her şey aklımdaydı. Gittiği an, buraya gelişi, babasıyla olan anısını anlatışı, hatta valizini nasıl ellerinin arasında sıkarak parçalayışını bile. Hatalı olan bir bakımdan da bendim. Düşünmeliydim. Bunca zamandır farklı bir yol üzerinden gittiğini, ağabeyinden intikam almaya çalıştığını düşünmüştüm. Onun küçük düşürücü kelimelerini taşıyamadığını, bu yüzden iş yerini büyüttüğünü, her şeyi ağabeyi yüzünden yaptığını sanmıştım ama yanılmıştım.

Aptaldım, koca bir aptal. Her şey gözümün önünde olmuştu, gitmeden önce birkaç gün benimle neredeyse hiç konuşmamıştı. Birlikte olmadan önce de çok kötüydü, gözleri kırmızıydı ve yüz ifadesi ağlamış bir kediden farksızdı.

Ah.

Eğer karnımda çocuğumuz olmasaydı sanırım olduğumdan daha kötü olabilirdim. Bu bazı zamanlar, -tamam, hep- garip geliyordu. Hep Sasuke ve benim çift olarak kafamda kurguladığım resimden daha imkansızdı, asla aklıma gelmeyen bir şeydi. Tabii ki de böyle bir şeyin olmasını isterdim; büyüyüp evlenmeyi, çocuğumuz olmasını, mutlu bir aile olmayı isterdim. Sadece bu şekilde... Kötü hissediyordum. Annem kadar sorun yaşamamış olsam da, yine de çocuğumun babası benden binlerce kilometre ötedeydi ve şu an ne halde olduğunu bile kestiremiyordum.

Gözlerimi kapattım.

En azından annemin Shou amcaya her şeyi açıklamasını dinlemek zorunda değildim. Ben yukarıya çıkmadan önce annem her şeyi söyleyeceğini söylemişti, bunu bilerek ben de hemen odama kaçmıştım ve şunu söylemeliydim ki Shou amcanın tepkisini merak ediyordum. Aynı şekilde Sasuke'nin de öyle fakat şu an düşünmem gereken şey tepkisi değil de ona bunu nasıl söyleyebileceğimdi.

avenger • sasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin