O gün o eve gitti Brendon. Hayatında hiç eğlenmediği kadar eğlendi. Kendisini ilk defa o kadar rahat hissetti. Ve şimdi o hayatındaki en güzel günlerden birini beraber geçirdiği lisedeki çocuk Brendon'ın önünde diz çökmüştü. Brendon tabii ki evetten başka cevap düşünemiyordu. Doğrusu şu an hiçbir şey düşünemiyordu. Dizlerinin onu taşıyamayacağını hissetti. Arkasındaki deri koltuğa bıraktı kendini. Ryan gülümsedi. Haklı olarak bir cevap bekliyordu. Brendon kendi kendine gülümsedi ve sonunda konuşabildi.
"Evet."
Ryan diğer dizini de yere indirip Brendon'ın boynuna sarıldı. İkisi de ağlıyorlardı. Brendon geri çekilip önce Ryan'ın sonra kendisinin gözyaşlarını sildi. Birkaç dakika sonra sahneye çıkmaları gerekiyordu. Yıllar önce bıraktıkları yerde, yeniden başlayacaklardı.
Sahneye çıktıklarında ikisi de hem her zamankinden daha heyecanlı hem de daha mutlulardı. Yüzlerinden okunuyordu. Jon ve Spencer yeniden çalmaya başlamadan Ryan mikrofona yaklaştı ve konuşmaya başlamadan önce Brendon'a bakıp gülümsedi.
"Yeniden merhaba, Cape Town. Ruhumu bıraktığım yerden geri almaya geldim. Hadi nerede kaldıysak oradan devam edelim.
Ruhumu bıraktığım yerden geri almaya geldim.
Brendon ve Ryan dışında kimse bir şey anlamamıştı. Ama herkes onları yeniden bir arada gördükleri için yeterince mutluydu zaten.
İlk şarkı olarak Mad as Rabbits çalmaya başladı. Şarkının sonuna yaklaşıldığında herkes o sözü bekliyordu.
Aşkı yeniden icat etmeliyiz.
Ryan şarkının sonuna doğru Brendon'ın mikrofonuna doğru gitti. İnsanlar çok uzun zaman beklemişti. Herkes çok uzun zaman beklemişti. Ryan da öyle. Ryan Brendon'ın yanına varınca Brendon mikrofonun diğer tarafına geçip Ryan'ın da söylemesine izin verdi. Ama Ryan elini Brendon'ın yanağına koyduğunda Brendon şaşırdı. Ryan eli hâlâ Brendon'ın suratındayken gözlerini Brendon'dan ayırmadan mikrofona yaklaşıp beklenen sözleri söyledi. Daha güzel bir şekilde.
"Aşkı yeniden icat ettik."
Brendon şaşkın bir şekilde Ryan'ın gözlerine bakarken Ryan mikrofondan ayrılmadan konuştu.
"Bunun için çok beklediniz biliyorum."
Ve Brendon'a döndü. Brendon gülümsedi. Ryan dudaklarını onunkilere bastırmadan önce...
Geri çekildiklerinde insanlar hiç olmadıkları kadar sessizlerdi. Bir konsere göre ironik şekilde sessizlerdi. İkisi de gülümseyip yerlerine geri döndüler. O gülümseme konser boyunca yüzlerinden düşmedi.
Konser bitip de kulise giden merdivenleri inerken Spencer dayanamayıp heyecanla sordu.
"Bize söylemediğiniz bir şey oldu değil mi?"
Brendon kulise girdiklerinde kendini koltuğa atıp kıkırdayarak cevap verdi.
"Yani, aslında henüz bir şey olmadı. Sadece birkaç ay sonra katılmanız gereken bir düğün var."
Cümlenin sonunda Ryan'a bakmıştı.
Jon elindeki su şişesinin kapağını açmaya çalışırken Brendon'ın söylediklerini duyunca şişeyi yere düşürdü.
"NE? SİZ? NE ZAMAN? NE ARA? BİZ NEREDEYDİK?"
Ryan güldü.
"Korkmayın düğünümüzü sizden aylardır saklamıyoruz. Birkaç saat önceydi. Konserden hemen önce."
"Ah.." dedi Spencer. Hem hiç olmadığı kadar şaşkın ama onlar adına bir o kadar da mutluydu. "Çocuklar bu çok güzel. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Sonunda."
Otellerine döndüklerinde herkes odasına çekildi. Ama Brendon uyuyamazdı. İçinde dolup taşan bu sevgi ve heyecanla sadece uyuyarak saatler geçiremezdi. Odalarının bulunduğu kattaki büyük balkona çıkıp kenardaki küçük koltuğa oturdu.
Yaz gecesiydi. Gökyüzü berraktı. Başını arkaya yaslayıp gökyüzünü izlemeye başladığı sırada balkonun kapısı aralandı. Brendon başkasının geldiğini sanıp toparlanmaya çalıştı ama kapıya bakınca Ryan'ı gördü. Ryan izin alır gibi bakıyordu.
"Gelsene." dedi Brendon Ryan'ın oturması için yana kayarak. Ryan kapıyı ardından kapatıp Brendon'ın yanına oturdu. Oturur oturmaz Brendon'ın üzerindeki tişörtle üşüdüğünü farkedip belki ısıtabilirim diye kolunu etrafına sardı. Brendon bir an huzurla gözlerini kapatıp başını Ryan'a yasladı. Birkaç dakika sonra Ryan biraz mahcup bir şekilde konuşmaya başladı.
"Sahnede yaptığım şey...Umarım istemediğin bir anda yapmamışımdır. Eğer insanların öğrenmesine hazır değilsen, bir şekilde halledebilirim."
"Ben artık her şeye hazırım." dedi Brendon. "Bir şeylere hazır olmama lüksüne sahip olduğumu düşünmüyorum artık. Yıllar geçti."
Ryan rahatlamıştı. Brendon'ı bir şeylere zorlamak istemezdi. Bir cevap vermeden başını Brendon'ın ona yaslanmış başına yasladı. Gökyüzünü uzun zamandır ilk defa bu kadar açık ve temiz görüyordu. Tablo gibiydi. Sanki onlara özelmiş gibi. O güne, o geceye özelmiş, onların izlemesi için özellikle çizilmiş gibi... Dolunay vardı. Ryan, Brendon'ın gülümsediğini hissedince gülümseyip gökyüzüne daldı.
Ay ışığı artık yalnız değildi.