49- Yabancı! (part-1)

3.8K 157 4
                                    

YAZAR NOTU: Merhabalar! Bu sefer erken geldim! :D Hıhıhı, hani alkışım? :D Tamam, tamam şımarmayı burada kesip konumuza dönüyorum. Bir karar almış bulunmaktayım; artık bölümler iki part hatta belki üç part şeklinde gelecek sizi fazla bekletmemek için. Umarım bu işe yarar :)

Bölüm ithafı; senaaa-

Unutmadan; multimedya Ayaz Eroğlu. ;)

İyi okumalar... :*

"Demek avukatsın?"

Diyen adama hafifçe gülümsedim. İçimde ki gerginliği saymazsak şuan güzel bir yemek yiyorum. Ayaz Bey yemek yemeği teklif edince kırmak yerine bizim geldiğimiz dürümcüye getirdim onu. Yeni tanıştığım biri olsa da yalnız yemek yemekten kurtulmuş oldum.

"Bu sene mezun oldum."

"İş?"

Tek kelimeyle derin bir iç çekmeden edemedim. İşimi özlemiş olsam da şuan iş başvurusu yapmak dışında yapabileceğim hiç bir şey yok! Gerçi Kıvanç yanında çalışmam konusunda ısrarcı. Şuan tamam diyeyim ona hemen bana iş ayarlar ama istemiyorum! O iş yerinde bile kıskanır beni. Hem elinin altında olayım diye yapıyor biliyorum. Üstelik ben hiç bir koşulda torpil yada ona benzer bir şey istemiyorum. Bu da Kıvanç ile iken imkansız. Yanlış yapsam bile kızmaz bana orada ki hiç kimse. Hiç bir şekilde orada ki normal avukatlar gibi olmam. Eninde sonunda Tuğba Gülen olacağım. Buda fazla saygı ve fazla iltimas demek.

"Sağlam hukukta 2 aylık bir tecrübe sadece "

Dediğimde gözleri kocaman açıldı.

"Sağlam Hukuk mu? Neden ayrıldın oradan? Millet girebilmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Yoksa kovuldun mu?"

Son cümlesinde sesi alayla çıkınca gözlerimi devirdim.

"Tuğba sen tembel misin?"

Gözlerini kocaman açmış hayretle bana bakan Can ile kıkırdamadan edemedim. Şuan o kadar tatlı ki...

"Hayır küçük adam, ben gayet çalışkan bir insanım."

"Neden kovuydun o zaman?"

"Kovulmadım, işten ben ayrıldım."

Derken alayla Ayaz Bey'e bakıyordum. Neden o zaman dercesine kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu.

"Roma'ya gidecektim Ayaz Bey, her şey hazırdı fakat son anda nişanlım istemeyince gidemedim."

Gerçekleri biraz çarpırtmış olabilirim. Ama kaba şekliyle bakarsak olaya, böyle oldu. Karşımda ki adam şaşkınlığını gizlemeye çalışırken ne var dercesine baktım.

"Nişanlı mısın cidden?"

"Evet."

Dedim elimde ki yüzüğü gösterirken. Bir bana bir yüzüğe baktı.

"Hımm."

Dedi sadece yemeğine dönerken. Tepkisine anlam veremesemde omuz silkip yemeğime döndüm. Biraz sessiz kalsa da sonra yeniden muhabbete başladık. Yarım saat sonra ise yemeklerimizi bitirmiştik ve o gitmişti. Yeniden yalnız kalınca yüzümün düşmesine engel olmayıp sahilde biraz daha dolaşıp eve döndüm. Balımla konuştum, biraz kitap okudum, sonra uyudum.

*

"Anne! Nerede kaldın yaa! Okula geç kalacağım!"

Daha kapıdan girmeden sızlanmalara başlayan Kumsal'a gülümseyip kucağıma aldım.

CAN SUYU'M (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin