0.7

933 69 35
                                    

Gözlerini uykunun kaçmaması için daha sıkı yumup kollarının arasındaki yastığa sarıldın. Sabahtan beri öyle yorulmuştun ki...

Shin Hye ve Hyungwon sabahtan dışarı çıkmışlardı. Sen de gitmek istemiştin ama büyüğünün tüm işleri sana yıkıp huysuz adamı da kendiyle sürükleyerek kaçmıştı. 

Tek başına gitse sorun olmazdı ama onu da götürmesi seni delirtmişti. 

Onunla evde kalınca sıkılmıyor üstüne eğleniyordun. Komik ya da esprili biri olduğundan değildi. Aksine beraberken pek konuşmazdı ama bazen öyle bir şey söylerdi ki saatlerce konuşmasından daha etkili olurdu. 

Salonu ya da mutfağı temizliyorsan, salondaki koltuğa oturup sen işini bitirene kadar beklerdi. Bazen yardım etmeyi bile teklif ediyordu. 

Zil sesiyle doğrulup yastığı koltuğa düzgünce koydun. Gözlerin, kapıyı açmanla genişlmişti. 

Hyungwon, omuzlarına yaklaşan o güzelim saçlarını kestirmişti.

Önceden onun o uzun saçlı tatlı haline dayanamayan kalbin, şu an ki görüntüyü görünce atmayı bırakmıştı. 

Shin Hye düşük omuzlarını üzgünce sallayarak "Yorgunluktan yıkıldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Shin Hye düşük omuzlarını üzgünce sallayarak "Yorgunluktan yıkıldım.  Çekilde içeri geçelim." dediğinde kendine gelmiş ve kenara çekilmiştin.  Kenardaki terlikleri önlerine koydun.

Hyungwon elini duvara dayayıp ayakkabılarından kurtulunca her zaman aynı yere koyduğun terliği ayağıyla yoklayıp bulmuş, giymişti.

"Teşekkürler." Dediğinde gülümsedin. 

"Saçlarını... beğendim. Sana epey yakışmış bu model." Duydukları yüzünün yanmasına sebep olsa da belirsiz bir tebessüm yarattı dolgun dudaklarında. Ciddi anlamda belirsizdi. Göremiyordun bile.

Beğendiysen artık hep böyle yaptırabilirdi saçını. Sonuçta beğenen sendin ve Hyungwon bundan deli gibi haz duyuyordu. 

Yüzünde gördüğün durgun ifade duygularını yansıtmıyordu, doğru. Ama içten içe küçük bir çocuk gibi mutluydu. 

"Hadi biz de gidelim artık. Hyungwon da yorulmuştur."

Mutluluğunun içine eden Shin Hye olmasa her şey daha iyi olabilirdi tabii ki. Zaten tüm gününü dışarda geçirmesine sebep olmuştu -ki bu aslında Hyungwon içindi ama olsun-  Seninle zaman geçirememişti.

Yalnızlık, tekrar kalbini avuçlarına alıp parçalamak istercesine sıkıyordu. Gitmeni istemiyordu. Seninle zaman geçirmek istiyordu ama bunu dile getirmeye hatta söylemeye hakkı olmadığını düşünüyordu. 

Sen işleri hallederken bazen yanında dururdu ve ne kadar uzun sürdüğünü ve zahmetini biliyordu. Evi temizleyip yemek yaparken çok yorulmuş olmalıydın. Araya giren ufak tefek işleri saymıyordu bile. Bedeninin dinlenmeye ihtiyacı vardı, biliyordu. 

Just Feel It (OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin