3. BÖLÜM "Hatanam!"

19 9 21
                                    


İyi okumalar♡♡♡


Onlar sessiz kalırken bende konuşmaya pek niyetli değildim. Ne kadar süre öyle oturup kaldık bilmiyorum. Ama en son dayanamayıp "kalkın gidelim artık" dedim. Beni onaylayıp ayağa kalktılar. Ben de kalkınca kapıyı açtılar ve geçmemi beklediler. Gülümseyip kapıdan içeri girdim ve sınıfa doğru yürümeye başladım. Onlar da arkamdan geliyordu. Cam kenarında olan en arka sırama geçip otururken Rüzgar önüme Kaan da yanıma oturmuştu. Büyük ihtimalle öğle arası olmuştu çünkü sınıfta üçümüzden başka kimse yoktu. Ben de başımı sıraya koydum ve gözlerimi kapattım. Kaan ve Rüzgar uyuduğumu sanarak kendi aralarında konuşmaya başladılar. Sessizliği bozan taraf Rüzgar olmuştu;

"Sabah sana kötü davrandığım için özür dilerim Kaan. Ebru benim için çok değerli ve özel. Ona bir şey denmesine ve yaklaşılmasına aşırı sinir oluyorum. Çünkü Ebru benim kardeşim gibi, ona zarar gelmesini istemiyorum"

"Ya sen de haklısın ama benden Ebru'ya bir zarar gelmez. Yeni tanışmış olmamıza rağmen bende en az senin kadar seviyorum ve elimden geldiğince korurum"

"Ebru güçlü kızdır be Kaan. Öyle korunmaya falan ihtiyacı yok. Sadece sevilmek istiyor. Bakma, benden daha kıskançtır aslında. Dikkat et valla seni de kıskanır!"

"Hahaha. Kıskansın ya kıskanılmayı severim ben. Bu arada Ebru Ezhel hayranı mı?"

"Şarkılarını falan dinliyor ama öyle bildiğim bir hayranlığı yok. Zaten çoğunlukla kpop ve rap dinliyor. Exo hayranı lan kız"

"Exo ne be?"

"Ya dedim ya hani kpop dinliyor diye. Koreli bir erkek grubu işte"

"Ha anladım. Eee?"

"Ne eee'si?"

"Harbiden lan ne eee'si?" dediğinde "Ebru'nun eee'si" dedim ve gülmeye başladım. Her ikisi de aynı anda "sen uyumuyor muydun?" deyince başımı kaldırdım ve "yoo gözlerimi dinlendiriyordum" dedim. Kaan gülerek "çok mu yorulmuşlar" dediğinde gözlerimi devirdim ve güldüm. Sonra o gülüş piçimsi bir sırıtışa döndü ve "ay siz beni çok mu seviyorsunuz?" diye sordum. Rüzgar gözlerini devirip "ay ay havalara girdi bu" derken Kaan da gözlerimin içine bakıp "hemde aklımın alamayacağı kadar" dedi. Şaşkınlıkla "aklının diyecektin herhalde?" dediğimde başını sağa sola salladı. Kaşlarım merakla havaya kalkarken "aklının alabileceği kadar çok sevebilirdim seni. İnandırırdım, öyle ya da böyle, bir şekilde anlatırdım sana olan sevgimi. Ama bu sevgiyi benim aklım bile almadı. Yeni tanıştığım birini nasıl bu kadar sevebildim anlamadım. Yani senin değil, benim bile aklım almadı bu sevgiyi!" dedi. Daha sonra da yavaşça yaklaşıp dudaklarımı öpmeye başladı.

Şaka lan şaka!

Ama onun yerini aratmayacak bir şey oldu!;

Ben, Kaan'ın kurduğu o güzel cümlelerden dolayı ona mal mal bakarken, Rüzgar "gençler, romantik olduğu kadar ormantik de olan bu bakışmanızı bölmek istemezdim ama ben açım" dedi. Kaan gözlerini benden ayırıp Rüzgar'a baktı ve elini kaldırarak "artı bir" dedi.

"Ya ne kadar öküzsünüz lan siz! Hayır aga ben anlamıyorum sizi. İki dakika romantiklik yapacaksınız lan alt tarafı. Her şeyi bok ediyonuz ya. Rüzgar sen var ya sen!? Oğlum sen bittin lan! Niye sen de 'aynen' falan demiyon öküz herif. Ya sen Kaan? Sen niye Rüzgar'a katılıyorsun!? Gelmiş bir de elini kaldırmış 'artı bir' diyor ya! Ergenlere bak sen. Allah'ın öküzle- beyler ben açım"

Her ikisi de ağzı açık bir şekilde beni izlerken ayağa kalkıp çantamı ve telefonumu aldım. "Hadi hadi kalkın, okuldan kaçıp pizzacıya gideceğiz" dedim. Rüzgar "lan sen nasıl bir dengesizsin?" derken Kaan da gülüp, omuz silkti ve ayağa kalktı.


GEÇMİŞ GELECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin