İyi okumalarZühre'nin attığı mesajın üstünden tam iki gün geçmişti. Tabi Rüzgar'la ettiğimiz kavganın üstünden de!..
Yatağımda uzanmış ne yapacağımı düşünüyorum. Kafam karışık. Rüzgar'la mı barışsam, Zühre'yle mi konuşsam diye soru işaretleri var kafamda. Neden bilmiyorum ama, canım yanıyor!
Telefonumu elime alıp interneti açtım ve whatsapp'dan Kaan'a mesaj attım;
Ebru; Kaan'ım?
Kısa bir süre sonra çevrimiçi olup mesajımı okudu,
Kaanaşkım; efendim güzelim?
Ebru; nasılsın?
Kaanaşkım; iyiyim, sen?
Ebru; iyiyim desem inanır mısın?
Kaanaşkım; ben sana hep inanırım Ebru, biliyorsun. Ama bana yalan söyleme. Benden kendini saklama. Ağlicaksan da gel benim yanımda ağla, beraber üzülelim. Mutlu olacaksan yine gel, beraber sevinelim. Şimdi iyi değilsin biliyorum. Kafan karışık. Ne yapsam diye düşünüyorsun. Sana onu yap, bunu yap demeyeceğim. Çünkü bu senin hayatın ve sen sana emir verilmesini sevmezsin. Ben senin her zaman yanındayım güzelim. Ne karar verirsen ver, ne yaparsan yap. Ben senin yanındayım...
Ebru; yine başardın be Kaanaşkım
Kaanaşkım; neyi?
Ebru; beni iyi etmeyi. Sarılmadan huzur vermeyi. Yine başardın Kaan, yine başardın...
Kaanaşkım; artık sevilmeye ihtiyacın yok?
Ebru; artık sevilmeye ihtiyacım yok.
Kaanaşkım; çünkü ben seni çok seviyorum...
Ebru; çünkü ben seni çok seviyorum...
《●》
Alarmın sesiyle uyandım ve yataktan kalkıp hazırlanmaya başladım. Artık sızlanmıyordum eskisi gibi. Kaan hergün gelip beni evden alıyordu ve ben onu bekletmek istemiyordum. Okul formamı giyip saçlarımı taradım ve ördüm. Saçlarım uzun ve gürdü. Kalçalarımın altında bitiyordu. Bakımı bana her ne kadar eziyet gibi gelse de yine de saçlarımı çok seviyordum ve kesmeye kıyamıyordum.
Telefonumu ve çantamı da aldıktan sonra kapıya doğru yürüdüm. Ayakkabılarımı giydikten sonra beklemeye başladım. Kaan o gelmeden dışarı çıkmama izin vermiyordu. Çünkü artık geceler uzun gündüzler kısaydı ve şu an saat 07:00 olmasına rağmen hava oldukça karanlıktı.
1-2 dakika sonra kapı çaldığında aynadan son kez kendime bakıp saçlarımı düzelttim ve gülümseyerek kapıyı açtım. Kaan karşımda gülümseyerek bana bakarken "günaydın" dedim. Gülümsemesi genişlerken "günaydın güzelim" dedi. Çantamı elime aldıktan sonra evden dışarı çıktım ve arkamdan kapıyı kapattım. Sitenin kapısından dışarı çıktığımız an kolunu omzuma attı ve beni kendine doğru çekip yürümeye devam etti. Beni sahiplenmesini çok sevdiğim için bu hareketine sinirlenmiyordum. Hatta tam tersi çok hoşuma gidiyordu.
Otobüs durağına gidip iki dakika kadar bekledikten sonra gelen otobüse bindik. Kaan akbilini basınca o çingen karı 'yetersiz bakiye' dedi. Ben Kaan'ın arkasından kıkırdarken o bana döndü ve ağzı açık bir şekilde bakmaya başladı. Elimi götürüp ağzını kapattım ve "geç en arkadaki ikili koltuğa otur, bende hemen geliyorum" dedim. Kaan hiçbir şey demeyince onun önüne geçtim ve her ikimiz için de kartımı okuttum. Tam arkama dönmüştüm ki kafamı bir yere çarptım. Başımı kaldırıp Kaan'a bakarken kaşlarımı yukarı kaldırdım ve "neden gitmedin?" diye sordum. O güzel mavi gözlerini benim koyu kahverengi gözlerime dikti ve "ben seni hiç bırakıp gitmem ki"dedi.