Gözümdeki gözlüğün üzerinden etrafa baktım. Masaları gözden geçirince cam kenarındaki masada Youngjae ve o adamı gördüm.
" gördüm onları " diye fısıldadığımda şoförüm elini kaldırdı.
" merhaba Young-" cümlesini tamamlamasına izin vermeden elini havada yakaladım ve kendimle birlikte onu arka tarafa döndürdüm.
" ne yapıyorsun sen?"
Gözlerini kocaman açtı. " ona selam vermeyecek miyiz?"
Kocaman açtığım gözlerimi sinirle devirdim. " onu takip ediyoruz Jung Neden ona selam verelim."
Anladığını belirtir şekilde başını salladı.
" buyrun efendim size eşlik edeyim. "
yanımıza gelen garsonun kulağına uzandım. " bak yakışıklı sana bir işim düştü. Şu güzeller güzeli çocuk ile karşısında oturan aygırı görüyor musun?"
Hafif geriye çekildiğimde çocuk çaktırmadan baktı.
" 22. Masa mi efendim?"
Hafif başımı çevirip kontrol ettiğimde doğru olduğunu gördüm.
" evet o masa. O masada geçen konuşmaları bana iletmenizi istiyorum ve o masayı rahat görebileceğimiz bir yer. Hayat memat meselesi"
Elimde tuttuğum iki yüzlüğü cebine sıkıştırdım.
" siz merak etmeyin efendim. Sizi şöyle alayım. "
Bizi kolonun arkasına düşen bir masaya aldığında Youngjae'nin masasını apaçık gördüğümü fark ettim. Bu sinsi sinsi kıkırdamama sebep oldu.
" efendim karides yemek ister misiniz buranın karidesi çok meşhur" açlıktan yalanan obur şoförümü umursamadan ilgi alanıma odaklandım.
Youngjae yüzünden tebessümünü eksik etmiyor. Kibar kibar yemeğini yiyordu.
Adamda ne anlatıyorsa artık bir türlü bitmiyordu.Youngjae çantasından bir şey çıkarıp masaya koydu. Adam dikkatlice bakıp gülümsedi. Youngjae pür dikkat onu izlerken adam birden Youngjae'nin masanın üzerindeki elini tuttu.
Birden ağaya kalkınca masaya çarptım ve masanın üzerindeki birkaç bardak yere yuvarlandı. Başımdaki şapkayı yüzüme indirip lavaboya yöneldim. " lütfen görmesin, lütfen görmesin"
" Jackson bey iyi misiniz?" bir umudum vardı ta ki şoförüm avazı çıktığı kadar bağırmasaydı.
şapkayı düzeltip arkamı döndüm. O an Youngjae bana bakıyordu. Ona gülümsedim ve el salladım. Önüne dönüp adama bir şeyler söyleyip kalktı. Canıma okumaya geliyordu.
Telaşla etrafa bakınmaya başladım. Ona onu takip ettiğimi söyleyemezdim.
O anda yanımdan geçen garsona uzandım. " bana bir kız yolla kız arkadaşım taklidi yapsın. Acele "
Hiç duraklamadan yoluna devam etti.
" Hyung senin burda ne işin var?"
Yanıma gelen Youngjae çatık kaşlarla bana bakıyordu. Gülümsedim ve bir elimi enseme attım.
" A Youngjae ne tesadüf değil mi?" diyerek geçiştirmeye çalışsamda tabiki yemedi.
" hyung bir soru sordum. "
Gülümsememi iyice yüzüme yaydım. " ben mi... Ne işim olacak canım. Yemek yemeye geldik Jung'u görünce selam vermek istedim."
" geldik derken kiminle ?"
" canım neden ayaktasın. " yanımıza gelen esmer orta boylu zayıf kız yavaşça koluma girdi.
" şey Youngjae'yi gördüm de selam vermek istedim. "
Youngjae şaşkınca baktı. Kız elini ona uzattı.
"a, merhaba Youngjae ben Jinyeol"
Youngjae kendine uzanan eli tuttu.
" merhaba "
İkisi birbirine kibarca gülümseyip ayrıldılar. Kız bana dönüp çok aç olduğunu ve artık yemek yemek istediğini söyleyince masaya geçmek zorunda kaldık ama Youngjae'nin burnunu dahi göremediğim bir masaya.
" hayırdır neden bu takip, eski sevgilin mi?" dediğinde güldüm.
" ne sevgilisi be tipim değil o benim"
Kız gülümsedi. " onunla konuşurken öyle hissettirmiyordun. "
" Ne?" Buruşturduğum suratım ile sorduğum soru onu güldürdü.
" neyin peki?"
Onları görmek için hâlâ ecel terleri dökerken cevap verdim. " ev arkadaşım aynı zamanda iş arkadaşımda olur. "
" yakışıklı çocuk" tekrar yüzümü buruşturup ona döndüm.
" nesi yakışıklı, su samuruna benziyor. "
Kız bu sefer sesli şekilde kıkırdadı. " evet anımsatıyor ve bu ona farklı bir albeni katmış. "
Gözlerimi devirip işime döndüğümde tekrar bir soru yöneltti.
"yanındaki kim erkek arkadaşı mı?"
"Ne saçmalıyorsun. o çirkin herif Youngjae tipi mi?"
Çok komikmiş gibi bu söylediğime uzun uzun güldü.
Garson menüyü getirince kulağıma eğildi.
" efendim bir evlilik teklifi ile ilgili konuşuyorlar. Masada yüzükler falan var. "
Yenice yudumladığım su boğazıma kaçınca öksürdüm. Ya da ciğerlerimi döktüm daha doğru bir tabir.
" evlilik teklifi mi? İlk buluşmada mı? "
Kız elindeki suyu bana uzatırken ona kötü kötü baktım. " zaten onun yüzünden ölüyordum. Deli misin nesin?"
Üstümü başımı kurulamak için masadan kalktım. Lavaboya yöneldim. Her yerim ıslanmıştı. Cidden 1 kaşık suda boğuluyordum.
Üzerime bakmayı kesip başımı kaldırdığımda Youngjae'nin önüne diz çökmüş adamı gördüm. Yavaşça kutuyu açtı. Youngjae'nin dizinin üzerindeki elini tuttu.
O an gözüm dönmüştü. Hızlıca oraya ilerledim ve ara yumruk yaptığımı bilmediğim elimi adamın yüzüne indirdim.
" al o yüzüğü bir yerine sok şerefsiz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limerence (JackJae)
Fiksi Penggemar"Youngjae izin ver" " Jackson... bey" Jackson Youngjae'ye daha çok yaklaştı. Artık nefesi Youngjae'nin yüzüne vuruyordu. " kendimi durdurmam için bir sebep söyle" Youngjae kesik kesik nefes aldı. " iş yerindeyiz çünkü" Jackson elini Youngjae'nin...