Merhaba bu hikayemin son bölümü okuğunuz ve oy verdiğiniz için teşekkür eder, iyi okulamar dilerim...
Günler geçerken Oğuzhan'ın telefonu kapalı facebooku dondurulmuş ona ulaşabilmek için hiç bir iletişim aracı yoktu.. Başta Ezgi olmak üzere hepimiz onu merak ediyorduk gün geçtikçe bu merağımız dahada artıyordu ona ulaşmanın yollarını arıyorduk. Ezgi'nin istediği sadece arayıp ''ben iyiym'' demesiydi... Aklıma çalıştığı dükkana gidip dayısına sormak geldi Ezgi'ye de bunu söyledim ''Evet kuzi mükemmelsin hadi hemen gidelim!'' Hazırlanıp yola çıktık çok geçmeden dükkana geldik..
Dükkan kapalıydı kapının üzerinde ''Yeğenim vefat etmiştir bundan dolayı yokum!'' kağıdı asılıydı keşke Ezgi'yi buraya getirmeseydim orada yıkıldı kızcağız... Bir hafta dan uzun bir süre Ezgi yas tuttu ama her geçen gün daha berbat olurken etrafındakileride yıpratıyordu... Psikologlardan randevu alarak tedavi ettirerek yavaş yavaş sakinleştirdik. Artık herşey rayına giriyordu. Benim evime dönme zamanım gelmişti zaten kalmam gereken süreden daha üzün kalmıştım... Ezgi'yi bırakmak acı veriyordu bana ama yapacak bir şey yoktu... Ailem geldiler beni almaya giderken biraz hüzün bürüyen içimizi çektiğimiz fotoğraflarla avutuyorduk.. Ben oradan ayrıldım ve eve geldim. Herşey eskisi gibiydi sıradan... Üzgündüm orayı, Ezgi'yi , Gökçe'yi bırakıp gitmek... Hayat böyle zincirin bir ucu elimizde iken diğer ucundan bir haber yaşıyoruz ... Kadere boyun eğmekten başka ne bir çare vardı nede yapacak bir şey şey....
Hikayemi okuduğunuz için teşekkür ediyor, yeni hikaye yazıcağım bir konu belirlemekte sıkıntı çekiyorum yarımcı olursanız sevinirim...