3. Bölüm: Ağlamak İstemiyorum!

45 6 0
                                    

"Artık ne kimselere küsüyorum ne de güceniyorum! Çünkü küsecek kadar değer, güvenecek kadar da yer vermiyorum hayatımda! Ne darılacak kadar güveniyorum ne de gönül koyacak kadar seviyorum insanları!
Sabaha kadar ağladım. Neden ben diye düşündüm. Ama bir cevap bulamadım. Ve bir karar verdim artık insanlarla muhattap olmuycam.
Kimsem yok farkındayım. Ama kendi kendime yeticem. Kendime bir söz verdim ve ben bu sözü tutucam.
O yüzden yatağımdan hemen kalkıp üstümü değiştirdim. Altıma siyah kot bir şort Üzerimede salaş hafif kısa bir tişört giyip hemen aşağı indim. Bugün kimsenin beni üzmesine izin vermiycem. Aşağıda önce bir kahvaltı yaptım sonra bahçeye çıktım. Yine bahçede bir sürü insan vardı ben de en sakin yer olarak o dünki ukala çocuğun oturduğu ağacın altına oturdum.Ne yapıyım kamalyalar doluydu. Bir tek bu ağacın altı boştu. Neyse oturdum ve kulaklıklarımı kulağıma takıp son ses bir müzik açtım .Kafamı da ağaca yaslayıp gözlerimi kapadım. Burda olmamayı ailemin yanında ve kendi evimde olduğumu hayal etmeye başladım. O yaşadıklarımdan sonra bu çok iyi gelmişti. Kendimi bir an huzurlu hissetmiştim. O an kendimden geçerken birden bir elin beni itmesiyle irkildim. Gözlerimi açmamla o ukala çocuğu karşımda gördüm. Hemen sinirlendim. Kulağımdaki kulaklığı çıkarak sert bir biçimde çocuğa baktım.
'Sen nasıl beni itersin yaa.' dedim.

'Burası benim yerim bir kere kalk kendine başka yer bul'

'Ne demek kalk başka yer bul? Tapulu malın mı? İster burda otururum ister başka yerde sanane'

'Ya kızım her zaman ben burda oturuyorum. Sen geldin kaptın yerimi kalk git ya'

'Öncedendi canım o. Artık bende burda oturucam. Şimdi izninle dünkü gibi kaçırdığın keyfimi düzelticem'diyerek kulaklığı kulağıma takıp tekrar müzik dinlemeye başladım. Sonra elleriyle tutup kulaklığı kulağımdan çekip attı.
'Üff kalk başka yerde dinle müziğini' diyerek beni oturduğum yerden hızlıca kaldırdı ve kendisi oturdu. Tabi beni zorla kaldırırken birden telefonum yere düştü ve param parça oldu.

'Sen ne yaptın yaa' diyerek ağlamaya başladım. Bir yandan da telefonun parçalarını toplamaya başladım.

'Ne abarttın kızım ya alt tarafı bir telefon'

' Ne mi abarttım?? İçinde bir sürü fotoğraflarım vardı'

'Ya bir şey olmaz alt tarafı bir kaç foto tekrar çekinirsin nolcak?'

'Ya içinde annem ve babamla olan fotoğraflarım vardı. Annem ve babam öldü... Onlardan başka yanımda fotoğrafları yok' dedim ve koşar adımlarla içeri girdim. Tam merdivenleri çıkarken biri kolumdan tutarak çevirdi. Bu oydu o çocuktu.
'Çok özür dilerim ben böyle olsun istemezdim.'

'Ama oldu.' dedim gözyaşlarımın arasında.

' Evet oldu ama gerçekten bilmiyodum. Başka fotoğrafları yok mu?'

'Yok... yani var ama evde kaldı.' dedim.
Ben öyle söyleyınce üzülmüş gibi oldu. Yüzü düştü. Sonra birden aklına bir fikir gelmiş gibi bana baktı.

'Bak ben kaç gündür burdan kaçmayı planlıyorum. Yarın akşam 2 arkadaşım ve ben kaçıcaz. Sende gel önce evine gideriz fotoğrafları alırız sonrada seni tekrar buraya bırakır kendi yolumuza bakarız. nedersin?' Söyledikleri karşısında ağzım açıkta kalmıştı. Ne diyeceğimi bilemedim. Bir kaç dk şaşkınlıkla yüzüne baktım. Sonra kendimi toparladım ve düşünmeye başladım.

'Iyi de nasıl çıkcaz?' dedim bir anda.

'Orasını sen bize bırak. Dediğim gibi biz kaç gündür bunu planlıyoruz. Arkadaki tellerden bir yer var orası bükülmüş. Ordan rahatlıkla kaçabiliriz. Güvenlik saat 10.00 gibi içeri kantine girip çay alıyor o sırada bizde kaçarız. Tamam mı? Geliyor musun?'

' Tamam dedim.'Başka şansım yoktu. Onların fotoğrafı olmadan yaşayamazdım. Zaten burayıda sevmiyordum. Hem burdan biraz uzaklaşmış hemde evimi görme şansım olacaktı.

'Tamam o zaman görüşürüz. Yarın 9.30 da ağacın altına gel.' dedi. Cevabımı beklemeden arkasını döndü tam gidecekti ki

' Adın ne diye sordum' Bana dönerek yüzüme baktı.

'Rüzgar' dedi.

'Bende Ez..'diyecekken konuşmaya devam etti.

'Adını biliyorum Ezgi. Dün tanışmak için iki kez ismini söylemiştin' dedi imalı imalı.

Bende dünkü yaşananları hatırlayınca sinirlenerek ' Sende baya bir ukala kendini beğenmiştin. ' dedim.

'Dur dur sakin ol evet dün biraz kaba davrandım ama o gün biraz kafam karışıktı , morelim bozuktu o yüzden.' Dedi.

'Eeee devam et!'

'Neye devam ediyim bu kadardı.'

'Diyorum ki ÖZÜR DİLEMİYCEK MİSİN?'

' Yoğğ dilemiycem. Ayrıca ben kimseden özür felan dilemem' demez mi? nolcak kendini beğenmiş ukalanın teki işte.

'Ya ne kadar sinir bozucu birisin.' diyerek sinirle odama çıktım. Sinirden kafayı yiyecektim. Geçip yatağıma oturdum. Sonra yanıma Elif geldi.

'Kızım iyi misin noldu?'

'Iyiyim ya yukarı çıkarken bir çocukla karşılaştım biraz o sinir etti o kadar.'

'Hmm iyi bakalım hadi neyse ben aşağı kızların yanına iniyorum. Sende biraz dinlen'diyerek odadan çıktı. Aslında Elif bana burda ilk zamanlar cok destek olmustu. Ona herşeyi anlatmak istiyorum. Ama belki daha sonra şimdi bir de benim yüzünden o oğlanlarında başı belaya girmesin. Aslında şeytan diyo acıma şu Rüzgara anlat herşeyi diyo ama yanında da iki tane arkadaşı daha varmış. Şimdi onları da boştan yere tehlikeye atmamayalım.

Neyse yarını iple çekiyorum. Sonunda o özlediğim bir sürü anılarımız olduğu evimize gidicem. Az da olsa görmüş olcam...

Bak bugün ağlamıycam dedim gene ağladım. Belki yarında ağlarım sonuçta evimi, odamı, anılarımı görcem ama bu bana çok iyi gelicek. Ama yok yarından sonra ağlamak yok Ezgi...
Yarın Büyük Gün Unutmaa!!

Bela MıknatısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin