4. Bölüm: !Büyük Gün!

38 6 0
                                    

"Daha son sözü söylemedi hayat;
belki yarınlar,mutlu sonlar var?"
/Nazım Hikmet/

İşte sabah olmuştu ve ben son günlerde en mutlu olduğum gündü. Çünkü yaşadığım evimi, odamı, anılarımı görecektim. Hemen kalkıp rutin işlerimi hallettikten sonra altıma siyah yırtık kot pantolon üstüne de beyaz salaş bir tişört geçirdim. Saçlarımıda tepeden topladım. Artık hazırdım. Hemen bahçeye indim. İştahım olmadığı için kahvaltı yapmadım. Saat daha çok erkendi. Bende erken olduğu için gene o ağacın altında müzik dinlemeye karar verdim.
Ağacın altına oturup kafamı ağaca yasladım. Müziği son ses açıp dinlemeye başladım. O sırada gece heyecandan uyuyamadiğim için mayışmaya başladım.
4 Saat Sonra;
'Hey kızım kalksana. Ezgi kalk hadi!' sesle birlikte bir anda irkildim. Gözlerimi açtığımda karşımda onu, Rüzgar'ı gördüm.
'Ya noldu ya'

'Hadi kızım gidiyoz.'

'Nereye ya daha saat çok erken' diyerek kolumdaki saate baktım. Akşam olmuş nerdeyse

'Ne erkeni kızım sana söylediğim saat şuan işte'

'Ya pardon ya ben biraz erken inmiştimde o sırada müzik dinlerken uyuya kalmışım.'

' Tamam hadi bekliyor bizi' diyerek yürümeye başladı. Bende hemen kalkarak pesinden gittim. Gittiğimizde iki çocukta bana bakıyorlardı. Rüzgar hemen eliyle göstererek
'Bu Ayaz, bu Bulut, bu kızda Ezgi' diye tanıştırdı.
Ikisi de çok yakışıklıydı. Rüzgar gibi bunlarda uzun boyluydu. Bulut mavi gözlü kahverengi saçlıydı. Ayaz ise siyah gözlü siyah saçlıydı. Ikisi de iyi birine benziyordu. Ben de elimi uzatarak memnun oldum dedim. Bulut hemen uzattığım elimi öperek 'Bende memnun oldum Fıstık.' dedi ama bunu kötü niyetle demediğini anlamıştım. Bulut biraz cıvık birine benziyordu. Sonra Bulut elini çektikten sonra Ayaz elimi sıkarak 'Sen onun kusuruna bakma o hep böyledir ışte. Bu arada bende çok memnun oldum.' dedi. Bende 'Sorun değil' diyerek konuyu kapattım. O sırada 'Hadiyin artık' diyen Rüzgar'a baktım. Eliyle teli kaldırmış bizim geçmemizi bekliyordu. Bizde çok uzatmadan teker teker telin altından geçtik. Sonra koşarak karşıda duran siyah arabaya bindik.
'Bu araba neyin nesi?'Rüzgar hemen cevap verdi.
'Benim arabam. Ben bu arabayla geldim. Simdi de bu arabayla kaçıyorum.'dedi. Ardından' Bu arada evinin adresini söylede artık gidelim' dedi. Bende söyledikten sonra cama doğru bakmaya başladım. Evime gelene kadar kimse konuşmadı. Evime gelince araba durdu bende aşağı inerek kapıya doğru ilerledim. Ellerim titremeye başlamıştı.Nefes alamıyordum. İçeri girdiğimde lambaları yaktım. O an gözlerim dolmaya başladı. Her şey bıraktığım gibiydi. Sonra yavaşça yürümeye başladım. Teker teker her yere dokundum. Bir yandan da durmadan ağlıyorum. Sonra yavaşça merdivenleri çıkarak odama girdim. Oda mı, yatağımı çok özlemişim. Panomda asılan aile fotoğraflarımızı alarak onlara baktım. Onları çok özlemistim. Fotoğraflara bir süre daha baktıktan sonra odamla vedalaşıp annem gilin odasına geldim. Hala etraf onlar kokuyordu bir süre onların yatağına uzanıp onların yastığındaki kokularını içime çektim. Sonra aşağıdan korna sesi ile hemen kalkmak zorundaydım. Artık vedalaşmam gerektiğini anlayıp odadan çıkmak için hazırlandığımda gözüm masanın üstündeki mektuba kaydı. Elime alarak baktım. Üstünde kızımıza yazıyordu. Hemen açarak okumaya başladım.

Bela MıknatısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin