Nedim, o gün işten biraz erken çıkmaya karar vermişti. Her şeyi yeni baştan öğreniyordu, bu da ekstra yorgunluk demekti. Üstüne bir de Cenk'le yaşadığı psikolojik savaş fazlasıyla yıpratıcı oluyordu. Bu yüzden kısa bir molaya ihtiyacı olduğunu düşünmüştü.
Kravatını gevşeterek odasına girdiğinde Ceren'i odadaki koltuğa yarı uzanır vaziyette oturmuş, telefonuyla uğraşırken buldu.
"Ceren, ne yapıyorsun burda?"
Ceren sahte bir gülümsemeyle karşılık verdi.
"Aa hoşgeldin kocacım. Akıp giden hayatımı izliyorum. Bir patlamış mısırım eksik."
Nedim kafası karışmış bir şekilde kaşlarını çattı.
"Ne dediğini hiç anlamıyorum."
Ceren üfleyerek yerinden doğruldu.
"Sıkıldım diyorum Nedim, sıkıldım! Attın gittin beni buraya!" Sesini kalınlaştırarak Nedim'i taklit etti. "Senin şu anda biraz arka planda kalman lazım Ceren. Önce benim şirketi halletmem lazım Ceren. Bir süre Şeniz'in dikkatini çekmememiz lazım Ceren." Kendi ses tonuna dönerek devam etti. "Dikkat çekme dedin diye bir şey de yapamıyorum. Entrika yok, oyun yok, Şeniz'e laf sokmamı bile yasakladın! Çok sıkılıyorum!"
Nedim kendini tutamayıp güldü. Ceren cidden fazlasıyla kendine özgü bir kızdı ve Nedim onu tanıdıkça bu yönleri onu çok eğlendiriyordu. Ceren'in ona sinirli sinirli baktığını fark edince boğazını temizleyerek ciddileşti.
"Tamam," dedi bir dakika düşündükten sonra. "Kalk, gidiyoruz."
Ceren şaşaladı. "Nasıl? Nereye gidiyoruz?"
"Sıkıldım demedin mi? Soru sorma, kalk işte!"
Ceren bir an düşündü, sonra başını sallayarak ayağa kalktı. "İyi, gidelim bakalım."
***
Yarım saat sonra, sahildeki salaş bir kafede oturmuş, çaylarını yudumluyorlardı. Ceren etrafına bakınarak iç çekti."Bundan bir ay önce böyle bir yerde oturmaktan zevk alacağımı söyleseler gülerdim ama, cidden bayağı iyi geldi." Nedim'e bakıp gülümsedi. "Sen beni kötü etkiliyorsun kocacım."
Nedim, çayını yudumlayarak denizi izleyen Ceren'e baktı. Aslında bir açıdan benziyorlardı birbirlerine. Kendisi yıllarını bir tekerlekli sandalyeye mahkum geçirmişken, Ceren de başka başka dertleri olan, kalabalık bir ailenin içinde görülmeden, fark edilmeden, kendi içinde zincirlenmiş şekilde geçirmişti. Babaannesinin kulağına fısıldadığı hırs dolu cümleler parmaklıkları olmuş, yalnızlığına, sevgisizliğine bu cümleleri siper etmişti. Şimdi karşısında oturan bu kıza baktığında, ilk evlendikleri zamanki Ceren'den çok farklı birini görüyordu. Bebeğini kaybetmek, onu bir şekilde içine girdiği cendereden kurtarmış gibiydi. Herkesin ona yapıştırmaya çalıştığı yaftalardan kurtulmuş, takındığı tüm maskelerden soyunmuş, gerçek Ceren vardı karşısında. Ve Nedim, bu Ceren'e karşı ne hissettiğini tahlil edemiyordu.
Ceren onun bakışlarını hissetmişcesine dönüp baktı Nedim'e.
"Hayırdır, neye bakıyorsun dikkatli dikkatli?"
Nedim farkına varmadan kelimeler ağzından çıkıverdi.
"İlk tanıştığımız zamanlardan çok farklı göründüğünü düşünüyordum."Ceren bu cevabı beklemediği için şaşırmış görünüyordu, ama karşılık vermekte gecikmedi.
"İlk tanıştığımızda sana nasıl şirretce davrandığım göz önüne alınırsa, bunu iltifat olarak kabul ediyorum."Nedim güldü. "Aynen öyle."
Bir süre sessizce oturdular, ama huzurlu bir sessizlikti bu. Sessizliği Ceren bozdu.
"Beni buraya getirdiğin için teşekkür ederim Nedim. Ev beni cidden boğmaya başlamıştı.""Senin için hiçbir şey yapmadan oturmanın çok zor olduğunu biliyorum Ceren," dedi Nedim. "Ama artık çok dikkatli olmamız gerek. Şeniz'e karşı tek bir atışımız var, bu yüzden en doğru zamanı kollamamız ve hedefi iyi tutturmamız lazım. Düşmanımızın ne kadar zeki ve tehlikeli olduğunu unutmamalıyız."
"Doğru," dedi Ceren. Sonra titreyen parmaklarını karnına koydu. "Bunu bir defa unuttum, ve bak bana neler oldu."
Nedim tereddütlü bir ifadeyle elini uzattı ve Ceren'in masanın üstünde duran elini tuttu.
"Bize, Ceren. Sana değil, bize."Ceren başını kaldırdı, şaşkınlıkla Nedim'e baktı. Nedim elini çekmeden kararlı bir ifadeyle konuşmaya devam etti.
"Bu işte birlikteyiz Ceren, bunu kabul etsek de, etmesek de en başından beri böyle. Sen de Şeniz'in bir kurbanısın, tıpkı benim gibi. Ne yaşamış olursak olalım, ben bunu hep böyle gördüm."
Ceren, sesinin titremesini bastırmaya çalışarak sordu. "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"
Nedim başını salladı. "Gerçekten böyle düşünüyorum."
Uzun bir an boyunca birbirlerine baktılar. Derken Ceren boğazını temizleyerek elini çekti yavaşça.
"Kal... Kalksak mı artık? Ben biraz üşümeye başladım, hem geç oluyor."
Nedim başını salladı, kalktılar. Hiç konuşmadan, ama yan yana, köşke doğru yürümeye başladılar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşe Yürüyenler
FanfictionBiliyorum, sınırları zorlayan bir çift... Ama hikayelerinde büyük bir potansiyel görüyorum, geçmişlerinde yaşadıkları tüm zorlu olaylara rağmen, canları çok yanmış olmasına rağmen, bu ikilide ışık var. İşte karşınızda, kısa sahnelerle, benim gözümde...