Yorgun bir iş günü eve geldim. Kafam işten kalan birikimlerle dolu. Yemek yiyecek gücü bile kendimde bulamayınca buzdolabında bulduğum atıştırmalıklardan bir tost hazırladım. Bu zamana kadar yalnızlığımdan dolayı hayatım tostlar, hazır yemekler ve bazen de kendimi haftasonu için ödüllendirdiğim muhteşem ev yemekleri ile geçiyor. İş arkadaşlarım her seferinde güzel bir aile kurmamı kurduğumda ise hayatımın düzene gireceğinden bahsediyor. Aslında bende düşünmüyorum değil fakat yeterince güzel bir aile düzeni görmemiş bir insan nasıl bir aile kurabilir ki? Daha kendimi mutlu edebilmek için sadece haftasonu güzel bir yemekle kendimi ödüllendirebiliyorken karşımdakine nasıl beni sevdiği ve aile olabildiğimiz için ödüllendirebilirim? Bu arada ben yaprak bir papatyanın son yaprağı... 25 yaşındayım fakat ruhen 50. Küçüklüğümden ve yalnızlığımdan bahsetmek gerekirse eğer 10 yaşında babamı kaybettim ve hayatın zorluğunu bir nevi yaşamak için ilk adım olmuştu. Daha henüz çocuk olarak farkında olmak zorunda olmadığım şeylerin farkına varmaya başlamıştım. Tek çocuktum ve ozaman tek çocuk olmanın zararını görmüştüm, sığınabileceğim sadece bir "anne" rolü yapmaya çalışan ama yapamayan bana hep yabancı olan bir kişi vardı. Babamın vefatı, cenazesinden sonra annem de beni bırakmıştı ve yavaş yavaş zorlu yolların adımlarını tamamlıyordum. Bir yandan da mutluydum bakılmak zorunda olduğum bir yerde olmaktansa aile ortamı olan ve bir sürü kardeşim ve ablam, abim diyebileceğim yetiştirme yurdunda kalmaya başladım. Hiç bir akrabam bana bakmak için çaba sarf etmedi amcalarım, halalarım, teyzelerim...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON PAPATYA YAPRAĞI
Teen FictionHer geçmişimi hatırladığım da gözlerim yaşlanır. Büyüdükçe, küçüklükte yaşadığınız hüzünlerinizi yavaş yavaş unutabiliyorsunuz. Hatta unuttuğunuz şeylere anılarınız da dahil olabiliyor. Geçmişte ayakta durmaya çalışmaktan büyüdüğünüzde ya gücünüz...