Zorlu görev

53 4 0
                                    

(Merve'nin ağzından)

'Gizem hadi uyansana ya gec kalıcaz yine aç aç okula gidicez'

'Of tamam be kalkıyoruz işte'

'Bak ben giyindim eğer iki dakika içinde kalkmazsan giderim ona göre'

'Tamam, giyiniyorum'

Odadan çıkıp koridora yöneldim bikaç kıza günaydın dedikten sonra dolabıma varıp kitaplarımı çıkardım çantama tıkıştırdım sonra eksik hazırlayacağını bildiğim için Gizem'in çantasını da hazırladıktan sonra odaya elimde eşek ölüsü ağırlığındaki çantalarla geri döndüm çantaları yere atıp gizemi çekiştirmeye başladım ama premsesimiz saç düzleştirmekle meşgul olduğundan yerinden oynatamadım.

'Beni çekiştireceğine yardım et, bu saçlar düzelmeden okula gitmeye niyetim yok diyerek saçlarınin arkasını işaret etti.

'Senden kurtuluş yok, ver bakiyim düzleştiriciyi dedim ve aslında düzleştirmeden daha güzel duran saçlarını bir güzel yaktım'

'Kızım napıyosun sucuk mu kızartıyosun yaktın iyice'

'Kapa çeneni hadi kahvaltıya iniyoruz 'deyip fişi çektim. Aşağıya indik ve 5 dakikada ne bulduysak midemize indirdik. Çantalarımızı alıp aşağıya ışınlandık. Okula varıp sıralarımıza oturduk. Aslında oturmadık yayıldık ve hocanın gelmesini bekledik. Gözümü açtıgımda hoca ve tüm sınıfın bizi kalkmamız için beklediğini gördüm . Gizemi dürtükledim ve ayağı kalktık .

Good morning class 'GOOD MORNING TEACHER'

'SIT'

Her ingilizce dersi böyleydi işte .

Aslında ingilizce derslerini seviyorum ama bazen bayıyo uykumuz geliyor. Yaklaşık yirmi dakika sonra Gizem bana dönüp tam ağzını açacakken hocanın bize baktığını farkedip SUS işareti yaptım çünkü bay çifte vatandaş bundan nefret ederdi geçen sene birine bu durumdan ötürü takmış ve yaklaşık bir ay daga geçmişti aslında genelde her şeyle dalga geçerdi bay ingiliz ama gel gör ki beyinden mahrum gizem hareketlerimi anlamadı ve konuşmaya başladı.

'Var ya kızım ne öğrend...'

'Sussana gizem hoca bize bakıyo' dedim kısık sesle.

Şimdi sıctık bakısı fırlatıp hemen hocaya doğru döndü ve hocanın kötü kötü gülüşünü sindirip 'özür dilerim, bir daha olmaz' dedi.

Hoca hiç oralı olmamış gibi derse devam etti.

Bizse hiç konuşmamıştık. Konuşmamaktan kastım sesli yani, ingilizce kitabının üzerinden yazarak muhabbet ediyorduk. Normal şartlarda hocanın bize ödev ceza vermesi gerekirdi ama hoca yine içinda gizem olan bi olay karşısında her zaman davrandığı gibi davranmadı. Tabi Gizem bu durumu çoktan farketmiş bana hava atmakla meşguldu.

Hocanın ona kıyak filan yaptığını iddia ediyordu ben de kızdım' sen görürsün şimdi 'diye fısıldayıp ayağa kalktım hocaya 'gizem konuştu ve ona ceza vermediniz 'dedim hoca bi an düşündü ve

' İngilizceyi seviyor musun 'dedi

Ben de 'evet ' dedim

'Madem o kadar seviyorsun sana görev defterinin bir sayfasının tamamına i love english yazacaksın' dedi. Dilimi eşek arısı soksun emi.

Ama hocam ben değ' sözümü bitiremeden hoca ,

'İki sayfa oldu' dedi ve gizeme dönerek 'seninki de 1 sayfa oldu' dedi.

Gizem tam ağzını açacaktı ki Trinkkk jeton düştü ve çenesini kapadı mal gibi yerimize çöktük.

Kitap üzerinden de yazışmayarak dersi sus pus tamamladık zil çaldığında bana küfredermis gibi bakti ve yerinden kalkıp tripli uzaklaşmaya başladı hemen ben de peşinden gidip özür diledim.

saydamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin