Tüm ilginiz için çok teşekkürler.Sevgili saniyeciler öpüldünüz,sizleri çok seviyorum :*
Multimedyada Kayra'nın arkadaşı Deniz var.
-25 yaşından sonra insanların fiziksel olarak aynı kaldığı sadece yaşının ilerlediğini unutmayalım.-
__________________________
Hemen kendimi lavaboya attım belki oradadır diye.Gri mermerler,siyah taşlar ve eski bir duşkabini bulunan -eskilikten nerdeyse dökülecek hale gelmiş,leş gibi kokan bir yerdi-.
Kokuya dayanmakla mücadele verirken içerde kimsenin olup olmadığına bakmak adına gözlerimi açabildiğim kadarıyla etrafa bakındım.Kimseler yoktu.
Lavabodan -tabii bu cins yere lavabo denilebilirse-çıkar çıkmaz telaşlı bir şekilde telaşlı gözlerimle etrafı yokladım.Bu kırık dökük ve eski olan fabrikadan bir an önce kurtulmam gerekiyordu.
Onu ararken benimde zamanımın azaldığını hissedebiliyordum.Aşağı inmek üzereyken istemsizce koluma baktım.0000:000:145:45:31:53-yüz kırk beş yıl kırk beş saat otuz bir dakika elli üç saniye-kadar vaktimin olduğu gördüm.
Nefes nefese kaldığımda birden iç geçirerek düşünmeye başladım "eğer benim bu kadar vaktim varsa ve bunu zamanı bana Deniz vermiş ise ?"Peki ya Deniz?
Yüzümü büyük bir korku sarmıştı.Yüzümde ki beyaz tenli olmamı sağlayan hormonlar sanırım kırmızı renklerle yer değiştirmeye çoktan başlamıştı bile.Kara kara ne yapacağımı düşünürken kafamı kaldırdım.
Sağa doğru duvardan destek alırken gözlerim kırık dökük hatta bir tane bile cam parçası içermeyen pastan pencere bile olduğu anlaşılmayan dikdörtgen boşluk alandan köprüye doğru ilerleyen bir yandan da arkasına doğru şüpheli gözlerle bana bakan Deniz'i gördüm.
Evet o sanırım Deniz'di.Ama bir köprüye doğru hızla ilerliyordu.
Sonunda ulaşmıştı köprüye.Hemen tırmanmaya başladı-köprünün ucuna geçti ve denize paralel şekilde oturarak-bana baktı.
Merdivenlerden hızlı bir şekilde inerek kapıya doğru yöneldim.Deniz kapıyı bilerek mi yoksa istemsizce mi sıkıca kilitlemişti.
Kapı denen şeyde pas ve kir yüzünden sanırım kilit sıkışmış olmalıydı.Kapıyı fazlasıyla zorladım.Bir yandan tekmelerken diğer yandan da kilidi açmaya çalışıyordum.
Büyük çabalar sonucunda kapıyı açabilmiştim.Kapıyı hızla kapayıp ona doğru koşmaya başladım.Yanına gelmek üzereydim.Kolu açıktı ve zamanını gördüm.0000:000:000:00:00:05-sadece beş saniye-'si vardı.
Daha hızlandım adımlarımı daha büyük atmaya çalışırken bir yandan saniyeleri sayıyordum.
Son dört saniye köprüye ilk adımımı attım.
ÜÇ! İKİ! BİR!
Tam yanına geldiğim anda zamanı 0000:000:000:00:00:00 oldu.
Vakit doldu ve sanki birisi onu kalbinden vururcasına son kez iç geçirerek vaktinin bitiminden dolayı köprüden aşağı düşüşünü gördüm.
Evet ne yazık ki o artık bu hayatta yoktu.Tüm zamanını bana teslim etti.Keşke bu ölümsüzlüğe ya da zaman denen şeyi ortadan kaldırmak ve insanların ölme sayısını azaltmak için çare olsaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
96 SANİYE
Ficțiune științifico-fantasticăZamanın için hangisinden vazgeçersin ? -Hayallerinden mi ? -Gerçeklerden mi ? Kayra için gerçekler acıdır.Ama hayallerine de ulaşabilecek gibi değildir.Çünkü yaşabileceği sadece 96 saniyesi var. Peki ya aşk için zamanından vazgeçebilir misin ? Yıl...