*16*(+18)

670 41 13
                                    

Dikkat:Hassas içerik bulunur! rahatsız olanlar okumasın lütfen!

Aynada kendi yansımama baktım. Güzel gözüküyordum üzerimde tam dizimde biten bir bol etek ve çizgili bir gömlek giymiştim.

Sahi ne zamandır bukadar fazla mutlu olmuyordum? daha birkaç ay öncesine kadar çok çaresizdim ama şimdi.. şimdi ise çaresizlik kavramı hayatımdan yavaş yavaş silinmeye başlamıştı.

Joon.. oda çok mutluydu. Bu son 1 ayda sürekli gezmelere gidiyorduk eğleniyorduk. Sehun cezasını çekmişti ve ben normal bir insan gibi herşeyi yapıyordum.

Nayeon.. o jungkookdan vazgeçmişti ve.. ve bana artık karışmıyordu. Tabi bu bütün güzel şeylerin yanında, bana iğrenç birşekilde bakanlarda vardı. Ama onları takmamayı öğrenmiştim.

Jungkook.. peki ya o kimdi? tanrının beni mutlu etmesi için gönderdiği bir araç mı? yada bir umut mu?. Birbirimizi çok seviyorduk ve sevgimiz heryere yansıyordu. O soğuk benliğim yoktu artık. Mutluydum işte.

Derin bir nefes aldıktan sonra, üzerime kot ceketimide giyip, aşağıya indim. Bu akşam yemeğe çıkıyorduk yani yalnız başımıza. Joonuda almak istemiştim ama, jennie istememiş vr onu yanına almıştı.

Birşey olacaktı ama ne?. Aşağıya indiğimde hafif topuklu botlarımı giydim v askılı çantamı omzuma astıktan sonra, evden ayrıldım.

Artık düzenli bir işte çalışıyordum. Bir kafedeydim. Ama işin garip kısmı jungkookun o kafeyi satın almasıydı. Evden çıkar çıkmaz.. onu fark ettim. Açıkcası gözüme çok yakışıklı gözüküyordu ve birde çekici.

*Merhaba ben çekici buda çekicim bunu yapmasam olmazdı😂neyse ciddiyete devam*

Kalçasını arabanın kaputuna dayanmış, kollarını göğsünde birleştirmişti. Yanına gittiğimde ay ışığı altında gözleri parıldıyordu. Benimde ondan bir farkım yoktu gerçi. Yavaşca karşısında durduğumda, yaklaştı ve dudaklarıma hafif ve minik bir öpücük kondurduktan sonra, elimi tutup beni arabaya bindirdi.

Kendide arabaya bindikten sonra, direkt arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. "Nereye gidiyoruz?" diye sordum. "Bunu sana söyleyemem" dediğinde suratımı asmıştım. Demeyeceğini biliyordum ama, yinede denemek istemiştim.

Bir süre sonra bir ormanlık alanda durdu ve elini arka koltuğa atıp siyah bir bez çıkardı. "Onunla ne yapacaksın?" diye sorduğumda gülümsedi ve elinde bezi bükerek gözlerimi sardı. "Hey! nefes alamayacağım o kadar sıkma!" dediğimde küçük çaplı bit kahkaha atmıştı.

Arabadan indiğinde kafamı sağa sola çevirdim ve birden kapımın açılması ile irkildim. Jungkook elini elime koyup beni arabadan çıkardı ve bir elini belime diğer elinide elime koyarak bana yön verdi.

" Jungkook korkuyorum!" dediğimde bana döndüğünü hissetmiştim. "Merak etme ben yanındayım güzelim" dediğinde gülümsemiştim. Biryere geldiğimizde durdu ve ellerini bedenimden çekip ortadan kayboldu.

Voah neredeydi bu şimdi?. "Jungkook! neredesin?!" dediğimde kimse cevap vermediği için göz bandını çıkardım ve etrafa bakındım heryer kapkaranlıktı fakat yere baktığımda, yerde mumlar ve gülleri ile takip etmem için bir izdi.

Yavaşca o yolu takip ettiğimde, bir kapıya çıktı ve kapıyı açtığımda her taraf güllerle süslenmişti. Sandalyede oturmuş elindeki gül ile beni bekliyordu. Duvarlarda bir sürü yazı vardı. "Seni seviyorum güzelim", "Sen benim için çok değerlisin" gibi şeyler. Jungkooka baktığımda tam önümde durmuştu.

Elindeki gülü bana uzattı ve almam için işaret ettiğinde, elindeki gülü aldım ve burnuma götürdüğümde, güzel koku burnuma doldu. Ardından duyulan bir müzik sesi beni irkiltmişti.

Desperation✴️️LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin