Güneş batmak üzere, denize yansımasını bıraktığı sırada sahilde oturuyorduk Seok Jin ile. Kutlama yaptığımız kafeden çıkınca buraya gelmeyi teklif etmişti.
"Bir şey söylemek istiyorum."
"Bir şey söylemem lazım."
Uzun süren sessizlikten sonra aynı anda konuşmamız ile küçük bir kıkırtı kaçtı ağzımdan. Onunda gülümsediğini görmüştüm bu sırada.
"Hiç 'önce sen söyle' tartışmasına girmeyelim." dediğinde ona dönük olan başıma vücudumu da ekledim. "Hem senin ne söyleyeceğini tahmin edebiliyorum, hem de benim söylemek istediklerimi unutmadan söylemem lazım. Bu yüzden önce ben konuşmak istiyorum. Tabii istersen."
"Elbette." diyerek onayladım onu.
"Öncelikle bugünü gerçekten hiç beklemiyordum. Benim için büyük bir sürpriz oldu. Ve en güzel doğum günüm olarak unutulmazlara eklendi. Ayrıca beni bulduğunu tahmin etmiştim az çok. Ama böyle gelip de yüzüme karşı sormanı beklemiyordum. Yani mesajdan sorarsın diye düşünmüştüm. Bundan rahatsız değilim elbette. Hatta oldukça hoşuma gittiğini söyleyebilirim."
Durup etrafa baktıktan sonra oturduğu yerde bana biraz daha yaklaştı. "Bana şans verdin. Konuştuk. Az çok beni tanıdın. Mr. Sorry olduğumu bilmeden Kim Seok Jin'e, bana iyi davrandın. Ne kadar mutlu olduğumu bilemezsin. Teşekkür ederim, Yu Jin. Ben... gerçekten seni seviyorum."
Gülümsemem büyüdü ve büyüdü. Her söylediği ile bir kat daha arttı.
Tam konuşması bitti sanıp ben konuşacaktım ki "Bekle." diyerek durdurdu beni. "Dedim ya söyleyeceğin şeyi tahmin edebiliyorum diye."
"Evet?"
"Biliyorum şu an benden hoşlanmıyorsun. Yani hoşlanmamak derken benim gibi hissetmiyorsun. Ama arkadaş olabiliriz değil mi? Gerçi arkadaşız zaten sanırım... Öyle miyiz?"
Kendi kendine kafasını karıştırdığı için yüzü komik bir hal aldı ve gülmemek için zor dursam da dayanamadım bu manzaraya.
"Neden gülüyorsun?"
"Hiç." dedim ciddi olmaya çalışarak.
"Pekala... Arkadaş mıyız?"
"Öyle miyiz?"
"Galiba öyleyiz." dedi kısık sesle. Arkadaş olabileceğimizi söylese bile bunu istemediği belliydi.
"Bence arkadaş değiliz. Yani olmamalıyız."
"He..." Gözlerini kırpıştırdı. "Yani hiç umut yok. O zaman şey seni eve bırakayım ben, son kez."
"Neden?"
"Hava serinledi, üşürsün. Hem ağlamam gereken meseleler vardı. Onları halletmem gerek."
Dediğimi olumsuz yönde algılıyordu ve gözlerindeki hayal kırıklığı içime dokunmuştu çoktan.
"Peki o zaman. Beni eve bırak, ikinci kez."
Derin bir nefes verdi ve ayaklandı. Son dediklerimi tam olarak duymamış gibiydi.
"Seok Jin, ben diyorum ki... Arkadaş olmayalım."
"Anladım Yu Jin. Sana artık yazmam zat-" demesine kalmadan olduğum yerde ona doğru bir adım attım ve araya girerek "Benim de sana aynı şeyleri hissetmemi sağla." deyiverdim.
"Ha?"
Bana bakarken böylesine parıldayan gözleri başka nerede bulabilirdim ki?
Uzun zaman oldu :') Özlediniz mi?
Ve Seok Jin mood:
(Sanırım ağlayacağım.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Sorry •Jin• ✓
Short StoryNeden kitaplara aşık birisi kütüphanelerden nefret eder ki? [Kitap kapağı @readerlittlewitch tarafından yapılmıştır♡] 'readerlittlewitch' için yazılmıştır. BojoHoy × Tüm Hakları Saklıdır. |24.06.2019|