•Keyifli okumalar!•
•Hatırlatma•
Bir fren sesi duyduğumda kafamı çevirerek gelen siyah renkli Range Rover markalı arabaya baktım. Poyraz arkasını dönüp arabaya baktıktan sonra ''Abim geldi!'' diyerek arabaya doğru koşmaya başladı. Arabanın kapısı açılıp içinden telaşla inen adamı gördüğümde şaşkınlıkla adamın yüzüne bakmaya başladım. Bu... Bu o adam olamazdı değil mi..? Zihnimde canlanan anılar gözümün önüne bir bir gelmeye başladı...
*2 yıl önce...*
Elimde bavulumla havaalanında koşuyordum. Çünkü uçağımı kaçırmak üzereydim! Bugün zaten her şey başıma geliyordu. Sabah telefonumu suya düşürmem mi desek, kahvaltı için yaptığım patatesi yakmam mı desek daha neler neler! Şimdi de anne ve babamla vedalaşacağım diye geç kalıyorum işte! Çok harika gerçekten! Uçakların kalkış saatlerinin olduğu büyük ekrana baktım. Uçağımın kalkmasına tam tamına 13 dakika vardı! Yetişebilir miydim hiç bir fikrim yok... Daha fazla beklemeden bavulumu sıkıca tutup koşmaya başladım. Hızlı bir şekilde koşarken sağ taraftan da hızlıca koşan bir adamı gördüm. Ondan önce geçerim diye daha da hızlandım. Ve olan oldu. Adamla baya feci bir şekilde çarpıştık ve kalçamın üzerine sert bir şekilde düştüm. İnleyerek kafamı tuttum. Kafam zonkluyordu. Kafamı onun omzuna çarpmıştım. Öküz gibi bir şey buda ya! Kafamı kırdı sanırım... Sinirle kafamı kaldırıp çarpıştığım adama baktım. Adam da bana yukarıdan kaşlarını çatarak bakıyordu. Hayvan tabii düşmedi yere! Kaşlarımı iyice çatıp yüzüne bakmaya devam ettim. O da bana hala aynı şekilde yukarıdan bakmaya devam ediyordu. Konuşmayacağını anlayıp çemkirmeye başladım.
''Sen ne hayvan bir şeysin böyle ya! Kafam kırıldı sanırım senin yüzünden! O nasıl bir omuzdur ya!''
Adam gözlerini yukarıya doğru kaldırdı ve bir süre bekledi. Tekrardan yüzüme baktı.
''Ölmezsin merak etme. Çok önemli bir işim olmasa şuan burada seni boğabilirdim. Ama dua et ki çok önemli bir durum var. Yoksa hiç şansın yoktu küçük hanım.''
Kaşlarımı olabilirmiş gibi daha çok çattım.
''Allah Allah! Şansım yokmuş öyle mi? Sen kimsin de beni burada tehdit ediyorsun be! Küçük hanımmış! Ben küçük falan değilim anlıyor musun beni! Hem niye hala ordan bana bön bön bakıyorsun ha!? İnsan olan bir elini uzatır bir şey yapar kalkmama yardım falan eder! Hayvansın işte hayvan adamın tekisin!''
Adam bana bakarak sinirle güldü ve üzerime doğru eğildi.
''Umarım bir daha karşıma çıkmazsın küçük hanım. O zaman benden kurtuluşun olamaz.'' dedi ve doğrularak bana son kez kısa bir bakış atıp gittiği yola doğru koşmaya devam etti.
Arkasından sinirle bakmayı sürdürürken uçağım aklıma geldi ve hızlıca ayağa kalktım. Ah, sadece 4 dakikam kalmış! Daha fazla oyalanmadan pasaport kontrolünden geçtim ve uçağımın olduğu yere doğru koştum. Tam zamanında yetişmiştim! Uçağa hızlıca bindim ve koltuk numaramı kontrol edip hızlı adımlarla koltuğuma yürüdüm. Koltuğun yanına geldikten sonra nefes nefese koltuğa oturup sırtımı koltuğa yasladım. Biraz soluklandıktan sonra kemerimi bağladım ve o sıradan anons yapıldıktan kısa bir süre sonra uçak kalkışa geçti.
*Günümüz*
Şokla adamın yüzüne bakmaya devam ediyordum. Gerçekten bu bir tesadüf müydü? Hem böyle bir arabanın ve bu adamın bu küçük köyde ne işi vardı ki Allah aşkına! Aklımda çeşitli senaryolar kurmaya başlamıştım bile. Adam Poyraz'ı kucağına alıp saçlarının arasına dudaklarını bastırdı. Bir süre sarıldıktan sonra Poyraz'ı yere indirdi. Buradan hemen uzaklaşmam gerektiğini düşünerek hemen arkamı dönerek hızlı adımlarla okul kapısına doğru yürümeye başladım. Adamın tok ve kalın sesini işitince olduğum yerde durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öğretmen Hanım
Teen FictionKüçük bir köy okulunda öğretmenlik yapan, tertemiz kalbi olan, bakımlı bir kadın. Asel Altun. Babasının izinden giden, tek derdi küçük kardeşine en iyi hayatı yaşattırmak isteyen, korkusuz bir adam. Sancak Çetin. Bu iki yürek bir araya gelirse ne o...