...
O kadar çok ağlamıştım ki gözlerim acımaya başlamıştı. İşte tam da o sırada kapı çaldı. İstemesemde kapıyı açmaya gittim ama kapıyı açtığımda kimse yoktu. Kapıyı yanlışlıkla çaldıklarını düşündüm ve içeri girdim fakat tam da o sırada kapı yeniden çaldı. Sinirlenmiştim kim benimle uğraşıyordu ki kapıyı açtım ve ağzıma gelen tüm küfürleri söyleme başladım ama sözlerim yarım kaldı, çünkü yerde bir kağıt parçası vardı.
Kağıdı elime aldım ve etrafa bakınnaya başladım ama hiçkimse yoktu, bende eve geri girip kağıdı incelemeye başladım. Önce kağıtta hiçbir şey yazmıyor sandım fakat biraz daha dikkatli inceleyince sol alt köşede küçük bir yazı gördüm.
"Boşuna bekleme."
Boşuna bekleme mi? Bu ne anlama geliyordu? Neyi beklememeliydim?
Yoksa... Yoksa düşündüğüm kişiyi mi beklemememi söylüyordu? Olamazdı. Olmamalıydı...Ne yapacağımı bilmiyordum. Bu kağıdı dikkate almalı mıydım onu da bilmiyordum. Birkaç saat bu konu hakkında düşündükten sonra en mantıklı şeyin bu kağıdı polise götürmek olduğuna karar verdim. Hemen hazırlandım ve evden çıktım.
Polis merkezi yaşadığım eve uzaktı o yüzden bir taksi çağırdım. Bir saat kadar bir zaman sonra polis merkezinin önündeyim hemen içeri girip olanları, daha önce onun birden kaybolması hakkındaki şeyleri anlattığım polise anlattım.
Polis hemen kağıdı istedi ve verince ise dikkatlice incelemeye başladı. Uzun bir süre sessiz kalarak polisi izledim ve en sonunda polis sessizliği bozdu:
"Bu kağıt bize araştırmada önemli ipuçları verebilir. Evinizin çevresinde bulunan güvenlik kameralarını da inceleyeceğiz ve en kısa sürede sizi gelişmelerden haberdar edeceğiz. O zamana kadar burada yapabileceğiniz bir şey yok ama eğer yine böyle bir kağıt alırsanız hemen getirin lütfen." dedi. Bir yandan umutlanmıştım ama kağıtta yazan şeyler aynı zamanda beni endişelendiriyordu da. Bunları düşünerek dışarı çıktım.Evim ne kadar uzak olsa da biraz yürümek istiyordum. O yüzden taksi çağırmadım ama yolun yarısına geldiğimde aniden yağmur bastırdı. Ve o an taksiyle gitmediğime pişman oldum. Sorun ıslanmam değildi, sorun benim sana seni sevdiğimi söylediğim gece yağan o yağmuru hatırlamadım. Kötü bir anı değildi ama şuan bu anıyı kaldırabilir miydim bilmiyordum.
Hatırlıyor musun bilmem ama ben bu anımızı da hiç unutmadım. Liseye gidiyorduk, o gün bir kız yanıma gelmiş ve benden seni onunla tanıştırmamı istemişti. Senden hoşlanıyormuş. Kıza çok sinirlenmiştim ve senin sevdiğin biri olduğunu söylemiştim.
Tabi bunu kız yakın arkadaşına, o daha yakın arkadaşına söylemiş derken bu yalan tüm okula abartılarak yayılmıştı. Sen çok üzülmüş ve ağlamaya başlamıştın. İşte o an kendimden nefret etmiştim. Seni üzdüğüm için. Seni ağlattığım için.
Nasıl öğrendin bilmiyorum ama o yalan haberi benim söylediğimi bir şekilde öğrenmiştin. Beni akşam aradın ve buluşup buluşamayacağımızı sordun. Dışarıda deli gibi yağmur yağıyordu ve sen dışarıda buluşmak istiyordun. Gerçekten çok endişelenmiştim. Hemen dışarı çıkmıştım ve dediğin yere gelmiştim.
Beni çağırdığın yere gittiğimde çok şaşırdım çünkü orası bizim tanıştığımız parktı. Kaç yıl geçmişti ama her şey aynıydı tek değişen şey bu sefer ben değil sen ağlıyordun.
Benim geldiğimi görünce göz yaşlarını benden saklamaya çalıştın ve sordun.
"Benim başka birini sevdiğim haberinin senden çıktığını söylüyorlar. Bu doğru mu? Ben sadece merak ettim. Ne dersen inanacağım çünkü sen bana asla yalan söylemezsin biliyorum. Lütfen söyler misin bu haberi sen mi çıkarttın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hodbin
FanfictionBu bencillik mi? Yoksa herkesin kendi iyiliği için bir gün hodbin olması mı gerekiyor? Kimseyi mi karşılıksız sevmeyiz peki?