9-mutluluk satın alınamaz

144 10 11
                                    

Bu font bana özgüven verdiği için bununla yazıyorm tani tamamen zevk meselesi ljcie2kjz2ksjechei

Jimin'den...

Mutluluk...Sizce mutluluk neydi ? Huzur mu yoksa kolayca elde edilen bir şey mi ? Ağlayacak konuma gelmek mi yoksa sevdiklerinin yanı başında oturması mı? Benim için mutluluk o'ydu. Yanımda olması veya bana sarılması değil, sadece o'ydu. Varlığı bile beni mutlu ediyordu. Tek bir dokunuşu bile beni böylesine etkilerken karşısında far görmüş tavşan gibi kalıyordum. Bazen bu savunmasızlık ne kadar hoşuma giderse gitsin çoğu zaman karşılık alamıyordu. Yanlış anlayacağından değil fakat tepkisiz gibi görünmek son isteğimdi.

Jungkook arkamdan koşup belime sarılınca az  kalsın düşecektim. Kendimi son anda dizginleyip belimdeki elleri tutmuştum.

"Annen görebilir."

"Bir şey olmaz."

Boynuma kuş kadar minik bir öpücük-hatta öpücük bile denemeyecek kadar küçüktü-bıraktıktan sonra yürümeye devam etmişti. Merdivenlerin başına gelince ise elimi kavramıştı. Hiçbir temastan geri kalmıyordu. Hoş,kalmaması da hoşuma gitmiyor değildi.

Annesi üzerine rahat bir şeyler giymiş ve salonda oturmuş elindeki kahveyi yudumluyordu. Adımlarımız  zeminde ses çıkartırken kahvesini masaya koymuş ve gülümseyerek ellerimize bakmıştı.

"Keşke rahat şeyler giyseydiniz. Jungkook,neden Jimin'e kıyafet vermedin?"

"Sizi bekletmek istemedik."

Jungkook bir şey demek yerine oturmuş ve elimden çekerek beni de otturtmuştu. Bayan Jeon baştan aşağı bizi süzüyor ve sanki hatırlamak istercesine bakıyordu.

"Sanki seni bir yerden hatırlıyorum ama çıkaramadım."

Elini çenesine koymuş öylece bana bakıyordu. Jungkook'un eli ise bel boşluğumda daire çiziyordu,okşuyordu. Tabii şu an kendisi diken üstünde olmadığı için istediğini yapıyordu. Bir bacağını diğerinin üzerine atmış ve baldırları ortaya çıkmıştı. Her ne kadar annesine odaklanmak istesem de bacakları dikkatimi dağıtıyordu. Kendisi  bundan zevk alıyormuşcasına istediğini yapıyordu. Şu an yüzünü yumruklamak istiyordum. Bu kadar rahat olması can sıkıcıydı. Ama annesi tarafından ikj defa görüldüğüm için belki de ben fazla kasıyordum. Yanlış anlaşılmak beni ölesiye korkuturken zorla gülümsemeyle Bayan Jeon'a döndüm. Henüz nasıl hitap edeceğimi bilmediğim için bir süre böyle demek iyi olurdu.

Tam ağzımı açmıştım ki Bayan Jeon konuşarak beni susturmuştu.

"Haa evet. Hatırladım."

"Sizi daha önce gördüğümü sanmıyorum."

"Jungkook bir zamanlar sürekli senden bahsederdi. Odasında bir sürü fotoğrafın vardı. Meşhur pembe saçlı çocuk senmişsin demek ki."

Gözlerim büyürken Jungkook'a başımı çevirmiş ve rahat görünümüne ters bir yüz ifadesi karşılamıştı beni. Alnındaki damarlar gerilmiş yanakları hafif kızarmıştı. Dua et Jeon,ortam müsait değil.

"Benim bundan haberim yoktu."

"Anlatsana Jungkook."

Bayan Jeon hafif kıkırtı katarak başıyla Jungkook'u işaret etmişti. Jungkook ise başını benden diğer tarafa çevirip belime baskı uygulamıştı. Sol elimi sakin bir şekilde belimdeki eline götürüp parmaklarından tutmuştum. Bir nevi rahatlatma yöntemimdi.

Me Before You·JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin