***"Jeongguk.." diye mırıldandım kafamı geriye çekmeye çalışırken. "Kulağıma kalemindeki ucu sokmayı bırakır mısın artık?"
Bunu dememle birlikte ofladı ve geriye çekildi. Evet, işte bunu garip davranışlar listesine sokabilirdik. Jeongguk ilk defa sözümü ikiletmeden, daha doğrusu on kez tekrar ettirmeden, dinlemişti.
Ya da ben erken konuşmuştum.
"Jeongguk, burnumdan çek şu 0.5 uçlu rotri...ngiAh!"
Burnumun içinde hissettiğim sızı ile birlikte önümüzdeki biyoloji kitabına akan bir damla kan sinirle homurdanmama sebep oldu. Başımı hiddetle Jeongguk'a çevirdiğimde yaptığının bilincinde değilmiş gibi, iri gözleriyle kitaba düşmüş olan kırmızı renkli sıvının kağıda işlemesine odaklanmıştı. Sinirim bir çırpıda sönerken sıkıntıyla uzun bir soluk verdim.
Şu iri gözlerin üzerimde uyandırdığı sakinleştirici etkiden oldum olası nefret ediyordum.
"Sanırım bugünlük bu kadar çalışma yeter, iyi bile dayandın." dedim kitabı kapatıp işaret parmağımı burnuma değdirirken. Fazla kanamıyordu, fakat ufak bir sızı bırakmadığını da söyleyemezdim. Parmağımı bastırmayı bırakıp köşedeki peçeteden bir yaprak kopardım ve burnumun ucunda biriken birkaç damla kanı hızlıca silip yeniden Jeongguk'a döndüm.
"Jeongguk, kafanın içinde neler kurduğunu inan bana tam olarak bilmiyorum fakat tahmin etmek zor değil. Yujin'i düşünmeyi bırakır mısın artık?"
Odağını çoktan kapatmış olduğum kitaptan çekip irkilerek bana döndüğünde sıkıntılı bir nefes daha verdim. "Evet, kızın adı Yujin ve yirmi üç yaşında. Şaşırmayacaksın ama kendisi kimya bölümünde son sınıf." dediğimde gergince kıkırdayıp geriye yaslandı ve başını arkaya attı.
"Bu beni rahatlatmak yerine daha çok geriyor, biliyorsun değil mi? Gözümün önünde gangbang temalı, konulu porno filmleri dönüyor falan."
Sesi ne kadar alay dolu olsa da titrek çıkan nefesi pek de rahat olmadığını gözler önüne seriyordu. Pekala, onu böyle uysal ve huzursuz görmek oldukça garipti, zira Jeongguk gerçek manada gevşeğin önde gideniydi ve beraber geçirdiğimiz şunca senenin içinde onu böylesine düşünceli gördüğüm anların sayısı bir elin parmağını geçmezdi. Bu bana istemsizce çocukluğumuzu hatırlatmıştı.
"Doktorculuk oynadığımız günü hatırlıyor musun?" diye sordum gevşemesi amacıyla bıyık altından gülerken. Tavana diktiği gözleri odağını kaybetmezken hafifçe kıkırdamış, adem elmasının titremesine yol aşmıştı.
Tabii ki hatırlıyordu...
"Kulaklarım ağrıyor diye önüme yatıp muayene etmemi istemiştin." dedi yüzündeki tebessümün izlerine haylaz bir ifade serpiştirirken. İşte gerçek Jeongguk'ta olması gereken ifade buydu. Onu hımlayarak onayladım ve gözlerimi kıstım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blanco | taekook ✓
Fanfictiontaehyung bir mimardı, jeongguk ise anne rahminden çıktığı ilk andan itibaren taehyung'a gün yüzü göstermemeye yemin etmiş, onun evinde üniversite sınavına hazırlanan bir baş belası... 0 5 0 1 2 0 taehyung's pov ~texting+düz yazı~