Final

20.5K 1.6K 663
                                        

tadini cikarin asklarim,

iyi okumalar!

jason mraz-i'm yours

jason mraz-i'm yours

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Tanıdık ve pek çok anıya ev sahipliği yapan bahçenin verandaya açılan girişine vardığımızda gürültü çıkarmamak adına sürüklediğim bavulu tutacağından kavrayıp kaldırdım ve taşımaya öyle devam ettim. Evin diğer tarafında bulunan çardaktan gelen kahkaha sesleri net olmasa da duyuluyor gibiydi. Adımlarımı o tarafa yönelteceğim sırada Jimin kolumu tutmuş ve gitmeme izin vermemişti.

"Jeongguk bahçede değil hyung, geceleri uykusunu alamadığı için bu vakitlerde uyuyor. Odasında şu anda." diye mırıldandı belli belirsiz. Bu konu onu da rahatsız ediyor olmalı ki ses tonu rahatsız bir havaya bürünmüştü lakin içimdeki olumsuz sesleri bir kenara bırakıp Jimin'in omzunu pat patlayarak gülümsedim ve kapıyı açtığı için teşekkür edip bahçeye gitmesini izledikten sonra içeri girdim.

Bizim evimizdeydik.

Çoğu zaman küçükken de bizim evimizde toplanmış olurduk çünkü ben Jeongguk'lara gitmemek için sürekli huysuzluk yapar, evin bir köşesine saklanırdım. Onlar da benimle uğraşmak yerine bizim evin bahçesinde toplanmayı tercih ederdi ve bahçe kapısından ilk giren hep seken bir Jeongguk olurdu. Öyle neşeli, öyle şen şakrak girerdi ki bahçeye, ciyak sesi evimizin tüm köşesinde yankılanırdı ve ben sanki ecelim gelmiş gibi bulunduğum yere daha çok sinerdim.

Geçmiş çok garipti, lakin gelecekten fazla değil.

Şimdi ise ilk onu görmek için, ilk ona sarılıp onun kokusunda özlem gidermek için annemlere yakalanmadan kendi odama doğru yol almaya çalışıyordum. Ne ara onu bu kadar benimsemiştim, ne ara gözümü bu denli bürüyecek kadar kalbime yerleşmesine olanak sağlamıştım bilmiyorum lakin odamın kapısını açıp yatakta, yapılı fakat bir o kadar kırılgan bir şekilde bacaklarını kendine çekmiş uyuyan Jeongguk'u gördüğümde içimde yayılan o ılık hissin tarifi yoktu.

Sıcak ve bunaltıcı havadan olsa gerek, basit bir tişört ve kısa bir şortla öylece uzanmıştı pikesinin üstüne. Yüzü bana dönüktü ve sunduğu manzaranın güzelliği içimi yaktı. Özenle dizilmiş kısa lakin sık kirpikleri camdan içeri süzülen, turuncumsu güneş ışığının etkisiyle belirgin elmacık kemiklerinde gölgelenmişti. Yastığa dayadığı yanağı hafifçe şişmiş, sakin solukları ne zaman yükselse üst dudağı hafifçe havaya kalkıyor, tavşan misali çıkık ön dişlerini gözler önüne seriyordu. Jeongguk oldum olası denizi çok sever, birkaç yüz metre uzaklıkta bulunan koya her fırsatta giderdi ve bu tenine de yansımıştı. Çok hafif bir kavrukluğun esiri olmuştu lakin sıyrılan tişörtünün ortaya serdiği şekilli gövdesine bakınca, yakışmadığını söylemek aptallık olurdu.

Özlem tam şu anda öyle bir sarmıştı ki dört bir yanımı, üstümdeki rahatsız edici parçaları umursamadan usulca yanındaki boşluğa kıvrılmış, lakin ona dokunup rahatsız etmekten çekinerek ellerimi birleştirip başımla yastık arasına alarak yan bir şekilde onu izlemeye devam etmiştim.

blanco | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin