Atış

410 38 44
                                    

winesis adına... 3. kitabımda da adın geçmeliydi adaş😅

Keyifli Okumalar💙

Lu Han

"Yeteneklerinizi görelim bakalım Ajan Han"

Karşımda durmuş bana meydan okuyan ve oyunbaz gözlerle bakarken, ona aynı şekilde karşılık verip uzattığı silahı elinden aldım.

Şu an ne mi yapıyorduk? Sehun ile açık alanda bir atış poliganı oluşturmuş talim yapıyorduk. Yani aslında o talim yapıyordu ve beni de kendisi ile birlikte sürükleyerek işin içine katmıştı. Rahatsız mıydım peki?? Tabi ki hayır.

Bayan Rose'un evinden döneli iki gün olmuştu. Sehun ile sahilde geçirdiğimiz geceden sonraki iki günde Anderson'un peşinden ayrılamamıştık malesef. Bayan Rose arkadaşı ile kasabayı gezerken bir de onlara eşlik etmiştik mecburen.

Başbaşa kalmış olamasak da bu gezilerin tek artısı, Sehun ile yanyana, ilk kez bilmediğimiz bir yeri birlikte keşfetmiş olmamızdı. Alın bana ikimize dair bir anı daha.

Bu güzel sahil kasabasının sokakları bu aşık iki bedene şahitlik etmişti ve kesinlikle sonradan ziyaret edeceğim yerler arasında top üçteydi. Birincisi şüphesiz taş ev olacaktı. İkincisi muhtemelen burasıydı çünkü ilk kez Sehun ile ev dışında beraberdik. Üçüncüyü ise henüz bulmadım. Neyse. Yine de onun varlığının olduğu her yer  üçteydi benim için. Taş ev hariç. O her daim birinciliği sürdürecekti.

Sabah kahvaltıdan sonra Anderson pek iyi hissetmediğini söyleyerek odasına çekilmişti. Yaşına başına bakmadan o kadar süre deniz kenarında vakit geçirirse böyle çarpardı deniz adamı. Güneşte çok kalmayacaktı. Neyse en azından işime yaramış oldu.

Fırsattan istifade edip onu Bo Ra'ya bırakarak güzel havanın da etkisiyle Sehun ile dışarı çıkmayı düşünmüştüm ben de.

O ise boş boş gezineceğimize bizi oyalayacak ve yararlı olacak bir şeyler yapmamız gerektiğini söylemişti bana. Atış talimi yapmak gibi mesela.

Bu fikrine göz devirsem de beni kolumdan tutup götürmesine engel olmadım. Halbuki ben ikimiz için de çok daha yararlı ve oldukça zevkli bir yol sunardım ona. Bu adam niye bu böyleydi Tanrı aşkına?

Neyse şimdi de birkaç metre ileride dizilmiş cam şişeler ve yanındaki metal plaka üzerinde atış denemeleri yapacakken beni kışkırtmaya çalışıyordu kendileri.

"Kazancım ne olacak peki?"

"Kazanacağına eminsin yani?"

"Ajan da olsam bir askerim ben Yüzbaşı. Dikkatini çekerim."

"Pekala. Ne istersin?"

Açık büfe sunumu yapar gibi konuştuğunda tek kaşımı kaldırıp dudağımın kenarını kıvırdım keyifle. Alıcı bir gözle tüm vücudunda ağır ağır dolaştırdım gözlerimi ve tekrar gözlerine çıktım.

Yaptığıma sesli bir kahkaha bırakıp kafasını iki yana salladı 'sen iflah olmazsın' der gibi. Önceki utangaç Han nereye kaçtı acaba? Hani şu yanaklarına kan pompalanıp duran...

Aramızdaki iki adımlık mesafeyi aşıp dudaklarıma sert bir öpücük yapıştırdı.

"Kazanırsan alırsın."

Geri çekilmeden önce göz kırpıp benim tüm ayarlarımla da oynamıştı. Aklım bulandı bir anda resmen. Napıyorsun be adam??

"Yah! Hile yaptın ama! Saymam ben bunu!"

Çoban YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin