Çekim

589 55 52
                                    

Keyifli Okumalar💙

Yüzbaşı'nın taş eve gelişinin üzerinden geçen süre boyunca keskin gözler tüm ev halkını hapis altına almış, her bir hareketimiz dikkatle izlenmişti. Şüphe çeken en ufak bir şey beklediği aşikardı ama üzgünüm Yüzbaşı. Mesleki geçmişi oldukça etkileyiciydi, doğru. Ancak onun kadar vardı benim de başarılarım. İkimiz de iyi eğitimli kimselerdik. Belki de birbirimize üstünlük sağlayacak şekilde dahi değildik. Çünkü aynı statüde olduğumuzu düşünüyordum ben. Yine de beni fark etmesini gerektirecek her türlü hareketten kaçınıyor, yalnızca ev işlerini ve Anderson'un buyurduğu işleri yapıyordum. Şimdilik böyle devam etmek zorundaydım.

Bu süre içinde elimden geldiğince gözlemledim onu. Gün içinde Anderson ile kısa yürüyüşlere çıkıyor, bazen evin ve evin dış çevresinin teftişini kendisi sürdürüyordu. Evdeyken çoğunlukla odasında bulunuyordu. Anderson ile ev dışındayken birlikteydi genelde.

Anderson ile pek ortak yönleri yoktu anladığım kadarıyla. O siyaset adamıydı ama Sehun'un siyasi söylemlerini pek duymamıştım. Açıkçası Anderson'dan pek hoşlandığını da düşünmüyordum. Gerçi Anderson da pek hoşlanılabilecek biri değildi. Yalnızca kendi doğruları olan ve insanlara üstten bakmaya alışmış, egoist adamın tekiydi. Neyse, dediğim gibi pek bir sohbetleri olmuyordu. Genelde havadan sudan şeylerdi konuştukları.

Fark ettiğim şeylerden bir diğeri de Sehun'un sıkı bir okuyucu olduğuydu. Evdeyken genellikle odasında yahut arka bahçeye bakan varendada oturup kitap okuyordu. Gördüğüm kadarıyla roman okumayı seviyordu. Bir ara okuduğu kitaplara göz atma şansım olmuştu ve benzer zevklerimiz olduğunu öğrenmiştim. Ağırlıklı olarak okuduğu romanlar polisiye tarzındaydı ama felsefik olanlar da epey vardı. Bir şiir kitabı vardı. Sayfaları okumaktan yıpranmış, birkaçında altı çizili cümleler vardı. Bunların yanında düzenli olarak takip ettiği uluslararası iki dergi vardı. Gün içerisinde gazete okuyordu ancak dediğim gibi, siyasi meseleler ilgisini pek çekmiyordu.

Bu arada kendisine yakın olma düşüncem vardı, biliyorsunuz. Bu süre içerisinde onunla konuşup ona bir şekilde yakın olmaya çalışmıştım. İşlerine ben koşturup bir şekilde sohbet kurmaya çalışıyordum ama adam hiçbir şekilde kendinden ödün vermiyordu. Tamam, ilk geldiği gibi soğuk değildi. Alışmaya başlamıştı sanırım buraya, bizlere, hissedebiliyordum. Ama pek sıcak olduğu da söylenemezdi.

Öyle burnu havada birisi değildi Sehun, yanlış anlamayın. Sorularıma ya da konuşmalarıma ilgiyle karşılık veriyordu. Ama bunlar beni tatmin eder cinste değillerdi. Sohbetlerimiz genelde birkaç cümlelik oluyordu ve devamını getiremiyorduk. Zaten dediğim gibi odasından pek çıkmıyor, çıktığında da işini yürütüyordu.

Açıkçası onun gibi setleri olan birinin de hemen çözülmesini beklemek biraz ahmaklık olurdu zaten. Çok kişiyle tanışıp görüşmüştüm şimdiye kadar ve Sehun bunlar arasında beni en çok uğraştıran kişilerden olmuştu. Ona biraz daha zaman tanımakta fayda olduğunu düşünüyordum. Sadece işine ve işini icra etmeye düşkündü. Yani benim gözlemlediğim buydu. Belki dışarıda bir yerlerde karşılaşsak çok daha farklı bir kişiliğini görebilirdim ama o kişiliğini burada dışarı çıkarmıyordu. Görebildiğim tek şey Yüzbaşı Oh Sehun'du.

Şimdi asıl meseleye dönecek olursak ona bu şekilde ufak ufak yaklaşmayı düşündüğümü biliyorsunuz. Tamamen unutun bunu. Kendisine yakın olmaya çalıştığım adam tehlikeliydi ve tehlike alarmlarım çalmaya başladığı an bu kararımdan vazgeçmiştim. Neden mi?

Dediğim gibi şu son 14 gündür elimden geldiğince onunla yakın olup sohbet kurmaya çalıştım. Kendisinin soğuk mizacının yanında mesleki gerekliliği de eklenince pek yol katedememiştim.  Neyse, benim alarmımı öttüren şey bu değildi.

Çoban YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin